• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ÖZKAN BİNOL

Film bahane, kadro şahane!

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27 Nisan 2012, 20:04
"Hayatımın Tatili" rüya gibi oyuncu kadrosuyla hayatımın filmi olacakken bana hayatımın çalımını atıyor. Filmde kimler kimler yok ki; Judi Dench'ten Tom Wilkinson'a Maggie Smit'ten Bill Nighy'a tüm veteran oyuncular. Kadroda bir de bonus: Dev Patel. Bu kadar sıkı isim bir arada olunca haliyle beklenti de yüksek. Sakıncası yok ama, filmi izleyince hevesimiz kursağımızda kalıyor. Şimdi bu film bu kadroya hiç yakıştı mı?
***
Bu şahane oyunculu filmin konusu kısaca şöyle: İngiliz bir grup emekli lüks ama daha ekonomik bir tatil geçirmek isterler. Reklam broşürlerinden Hindistan'daki Marigold Hotel'i keşfeden bu grup, uzak doğuya yaptıkları bu seyahatlerinde beklediklerinden çok daha farklı deneyimlerle karşılaşacaklardır. Zira Marigold Hotel sandıkları kadar lüks değildir ama Hindistan insanlarının sıcaklığı, misafirperverliği ve bu renkli ülkenin sevecen egzotikliği İngiliz turistlerin yepyeni duygularla tanışmasına aracı olacaktır.
Deborah Moggach'ın çok satan, "The Best Exotic Marigold Hotel" romanından uyarlanan film bazı karakterler aracılığıyla doğu egzotizmini ti'ye alsa da basbayağı egzotizmin en dibine vuruyor. Rutubetli Londra'dan bıkan İngiliz emekliler bu egzotik tatille rutin hayatlarına renk katmayı ve yeni başlangıçlar yapmayı planlamaktadırlar. Geldikleri otelde önce küçük bir şok yaşayan bu grup günden güne hayatlarının değiştiğini fark ederler. Gerçi gittikleri yerden yeni bir şeyler öğrenmeye çalışsalar da tıpkı ataları gibi Hint fakirlerine medeniyet öğretmekten de geri kalmazlar. (Bu da genlerinde olsa gerek)

EGZOTİZMİN DORUĞU

Bütün grup kendi içinde gelin güvey olur durumu yaşarken emekli yargıcın hikayesi filmin içinde birden bire yıldız gibi parlar ve egzotizmin son noktasına ulaşır. Tom Wilkinson'un canlandırdığı yargıç, vakti zamanında Hintli bir erkekle aşk yaşamıştır. Hindistan'a da gelmesindeki asıl amaç da onu bulmaktır. Yargıç büyük aşkını bulmasına bulur ama... Hikayenin bundan sonrasında yürekleri yaralar. Filmdeki son derece sıradan ilişkiler içinde en ayrıksı, en cesur olanı... Aklımda da en çok bu bölüm kaldı.
"Hayatımın Tatili" kötü bir film mi? Tabii ki değil. Son derece düzgün kotarılmış bir çalışma. Ama sinema adına herhangi bir yenilik içermiyor. Sanki orta yaş üstü bir grup İngiliz oyuncu Hindistan'a gitmiş ve hazır onlar da oradayken alelacele bu film çekilmiş gibi bir his yaratıyor. Ne içerik olarak önemli bir cümlesi var ne de sinemasal olarak heyecanı. Sadece boş boş bak kafa boşalt. O dev oyuncular senaryonun sunamadığı malzemesizlikten kameranın karşısında ne yapacaklarını bilmez durumdalar. Yoksa Judi Dench bilmez mi şöyle "J. Edgar"da döktürdüğü gibi oynasın. Ya "Milyoner" filmin kahramanı/yıldızı Dev Patel? Film boyunca oradan oraya koşturup duruyor zavallı çocuk. Senaryo bu o n'apsın. Filmin bir hayal kırıklığı da yönetmen John Madden. Oscar ödüllü "Aşık Shakespeare" ile gönlümüzde yer eden Madden bu filmde ne yapıyor Allah aşkına. Sanki bir iş kazası.
Hayatımın Tatili'ni Amsterdam'da tarihi Tuschinski Sineması'nda izledim. Galiba filmden geriye de kalan en güzel anı o.

Haftanın Filmi

Aşkın Renkleri

Nathalie kocasını talihsiz bir kaza sonucu kaybeder ve kendisini kariyerine verir. Kimseyi eşinin yerine koyabileceğine inanmaz. Fakat bir gün tesadüfen tanıştığı Markus'tan etkilenir. Nathalie halen genç ve güzelken, Markus 40'lı yaşlarında göbekli ve kel bir adamdır. Ama sempatik, eğlenceli ve samimi hali Nathalie'yi kendisine çeker. Başrollerini Audrey Tautou ve François Damiens'in oynadığı film çok satan bir roman uyarlaması.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.