Garanti Bankası'nın üst yönetimindeki tek kadın olarak görev yapan Ebru Dildar Edin, proje ve satın alım finansmanından sorumlu genel müdür yardımcısı. 1997 yılında Garanti'de çalışmaya başlayan Edin, 2009 yılında bu göreve atandı MİLYAR DOLARLARA HÜKMEDEN KADINLAR/ SEDA KAYA GÜLER
Ebru Dildar Edin, İstanbul Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden mezun. Bankacılık kariyerine Interbank'da başlıyor. Dört sene boyunca çeşitli görevler üstlendikten sonra, Garanti Bankası Kurumsal Bankacılık Birimi'ne geçiyor. 1999'da Garanti Bankası Proje Finansmanı Birimi'nin kuruluşunda görev alıyor. 2000 yılında proje finansmanı birim müdürü, 2006 yılında ise proje ve satın alım finansmanı koordinatörü olarak atanan genç bankacı, 2009 yılında ise bugünkü görevi olan genel müdür yardımcılığına getiriliyor.
"On sene önce Proje Finansmanı birim müdürü olduğum zaman bankamızın proje finansmanı kredileri hacmi 150 milyon dolar iken şu anda yaklaşık 7 milyar dolara ulaştı. Buna ulaşmadaki en önemli etkenler inanan bir yönetim, iyi bir ekip ve vizyon oldu."diyen Ebru Dildar Edin üst yönetimdeki tek kadın olarak dikkat çekiyor.
EŞİT SORUMLULUKLAR
- Çalışmak ve kariyer sizin için ne ifade ediyor?
Çalışmak benim için hayatın önemli bir parçası... Kariyer ise o çalışmanın ödülü... Kişilik itibarı ile sürekli bir şeylerle meşgul olup, iyileştirmeyi, geliştirmeyi seven ve onun için çalışan disiplinli bir yapım var. Çalışmak, üretmek, çıkan sonuçtan öncelikle benim memnun olmam çok önemli...
- Bir kadının başarılı olması için önce aile, sonra eş, sonra iş yeri desteği şart. Ne dersiniz?
Kesinlikle aile ve eş kısmına çok katılıyorum. İş yeri desteği konusunda ise çekimserim. İşyeri tüm çalışanlarına eşit uzaklıkta/yakınlıkta olmalıdır. Kadına destek vermekten ziyade çalışanına destek verilmesini daha doğru buluyorum. Kadın ve erkeğin fiziksel özellikleri dışında eşit olduğuna, dolayısıyla çalışan kadın ve erkeğin ev, çocuklar ve hayatla ilgili görev ve sorumlukları eşit paylaşması gerektiğine inanıyorum. Ancak bu bizim gibi ataerkil toplumlarda biraz daha zor. Erkekler çocukluklarından itibaren evle ilgili çok az sorumluluk alarak yetiştirilmişler, bunun ve tecrübesizliğin getirdiği etkiyle daha sonra evle ilgili sorumlulukları alma konusunda istekli ve yetenekli olmuyorlar.
ZOR DİYE BİR ŞEY YOK
- Sizde durum nasıl?
Ben bu konuda şanslı olanlardanım, eşim çok eşitlikçi bir ailede yetişmiş, daha sonrada yurt dışında tek başına bir süre yaşamış, o yüzden bu konular ona çok yabancı değil ve bana çok destek oldu, oluyor. Her şeyi paylaşıyoruz, gerektiği zaman evin alışverişini o yapıp, çocukların okul görüşmelerine o katılıyor... Onun da iş hayatı çok yoğun, bazen 1 hafta içinde 3 gün o iş seyahatinde, sonraki 2 günde ben seyahatte oluyorum. O zamanlarda mümkün olduğunca çocuklara yokluğumuzu hissettirmemeye çalışıyoruz. Çocuk olmadan birçok şey daha kolay, çocuk olduktan sonra biraz daha zorlaşıyor tabii.
- Sizi en çok zorlayan konular neler oldu?
Önemli olan olaylara nasıl yaklaştığınız, iş hayatında da, özel hayatta da... Zor diye bakarsanız her şey zor, ama işin bir parçası ve aşılması gereken bir hedef diye bakarsanız, o zaman çok daha kolay bir şekilde üstesinden geliyorsunuz. Mutlaka yaşarken zorlandığım o zaman sıkıntı çektiğim konular olmuştur, ama zaman geçince çoğu önemini yitiriyor, o yüzden şu anda aklıma gelmiyor ama zorluklar iş hayatının bir parçası, onları çözdükçe, alternatifler ürettikçe, kendimizi başarılı hissedip bir sonraki konuya kolayca atlamayı öğrenmemiz lazım.
İKİZ KIZ ANNESİ
- Pek çok kadın evlenip anne olunca işten ayrılıyor? Siz hiç düşündünüz mü?
Aklımın ucundan bile geçmedi... Tabii bu bir tercih meselesi... Benim 6 yaşında ikiz kızlarım var, ikiz hamilelik tek çocuk hamileliğine göre biraz daha zordur, doğumdan 1 gün öncesine kadar ofisteydim. Hatta o sıralar Tüpraş'ın özelleştirilmesinin finansmanında çalışıyor, geceleri ikilere, üçlere kadar toplantılara katılıyordum. Ve çalışmak bana hiç zor gelmedi. O yüzden de gayet rahat bir hamilelik geçirdim. Doğumdan sonra 4 ay evde kaldım, ama evden ofisle bağlantım devam etti tabii... 4 aydan sonra da eski tempoda işe tekrar geri döndüm. Eski tempo derken benim sorumlu olduğum konu proje ve satın alım finansmanı, emek ve çalışmanın oldukça yoğun olduğu bir konu. Bizler firmalar ile ön anlaşmanın yapılmasından başlayarak, kredi analizlerinin yapılıp, komite onaylarının alınmasına, kredi sözleşmelerinin müzakere edilip, kredinin kullandırılmasına ve sonrasında da takibinden sorumluyuz. Hem analiz, hem müzakere ve hem de dokümantasyon önemli zaman alıyor ve biz akşam 7-7.30'dan önce işten çıkamıyoruz. Dolayısıyla çocuklarla çok sınırlı vakit geçirebiliyoruz. Ancak biz ailecek çok erken uyanıyor ve her sabah saat 7'de kahvaltı ederek, birlikte oluyoruz. Onun dışında hafta sonlarımızı neredeyse tamamen çocuklarla geçiriyoruz. Onlarla birlikte hem onların hem de bizlerin seveceği aktiviteler bulmaya çalışıyoruz. Her zaman çok kolay olmuyor tabii. Ayrıca tatillere gittiğimizde aradaki açığı kapatmaya çalışıyoruz.
"İyi eğitimli kadınlar arttı"
- Kadınsı özelliklerin, artık avantaj olarak görülmüsine ne diyorsunuz?
Kadınların aynı anda birçok şeyi yapma, detaycı olmaları, idare etme becerisi, kuvvetli önsezileri, EQ'larının yüksek olması gibi becerilerinin iş hayatındaki olumlu katkılarını görmeye başladık çünkü. Bundan sonra da görmeye devam edeceğiz. Bunları erkeklerin olumlu özellikleri ile harmanlayabilirse kadınlar çok daha olumlu gelişmeler göstereceklerdir.
- Kadın yöneticilerin sayısının giderek artmasını neye bağlıyorsunuz?
İyi okumuş, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi hedefleri olan yetkin kadın çalışan sayılarının artmasına... Aşağıdan çok ciddi bir kadın katılımı geliyor. Örneğin bankamızda çalışanlarının yüzde 57.6'sı kadın, yönetici kadın oranı ise yüzde 40'a ulaştı. Çok değil bundan 5 sene önce bu oran yüzde 35'ler seviyesinde idi. Kadın çalışan sayısı arttıkça, onların yükselme oranları da aynı şekilde artıyor. Ki bankacılık sektörü aslında yoğun çalışma süreleri, yoğun tempo açısından zor bir sektördür, ama bu sektörde bile bu oranların böyle yükseldiğini görmek bize genel resmin gelişimi ile önemli fikir veriyor.
- Gelecekte kadın yöneticilerin sayısını artacağı söyleniyor.
Katılıyorum, yukarıda bahsettiğim oranlarda bunun önemli bir göstergesi. Bizler kadın yöneticilerle birlikte kadın liderleri artırmayı hedeflemeliyiz... Bir araştırmada okumuştum, kadın liderler liderlik tarzında daha süreç ve sonuç odaklı davranıyorlar, yani organize ediyor, süreçleri yapılandırıyor, kriterler belirliyor ve sonuca odaklı çalışıyor... Oysa ki erkekler liderlik rolünü üstlenirken stratejik planlama ve vizyonu daha öne çıkarıp, yeni fırsatları kolay görüp daha kolay risk alabiliyorlar. Kadın yöneticilerin stratejik düşünme ve planlama konusunda etkinliklerini daha artırmaları ve risk alma konusunda kendilerini daha rahat hissetmeleri halinde daha başarılı olacaklarını düşünüyorum.
KARİYER ÖNERİLERİ
. Sevdiğiniz ve yapmaktan zevk aldığınız işi yapın.
. Doğru kurumu seçin.
. Yaptığınız işi en iyi şekilde yapmaya çalışın.
. Bir şeyi ucundan değil, tamamen sahiplenerek, sorumluluğunu alarak, doğru/detaylı bilgiyi toplayıp, iyi analiz ederek yapın.
. Her zaman sorgulayıcı olun.
. İnandığınız şeyi savunun, düşüncelerinizi rahat bir şekilde ifade etmekten çekinmeyin.
. Hatalardan ders almayı bilin.