"Nereye baksak Dünya güzelimiz Azra Akın çıkıyor karşımıza. Türkiye'nin tanıtım filmlerinde o, Eurovision sunumunda o, Arçelik'in televizyon reklamında o, Mustafa Sandal'ın klibinde o, büyük defilelerde o, büyük kampanyalarda, tanıtımlarda o. Son olarak Aria-Aycell evliliğinden doğan "avea"nın tanıtımında yer aldı. Bu yıl Azra'nın yılı."
Bu satırları Haziran 2004'de yazmışım ve demişim ki; "Çok doğal tabii, kızımız Dünya Güzeli. Üstelik sadece işini yapıyor. Diğer manken ve mankencikler gibi özel hayatı, sansasyonlarıyla ortalıkta dolaşmıyor, her uzatılan mikrofona konuşmuyor. Bu yönüyle daha da çok beğeniliyor. Hep böyle kal Azra..."
Aradan altı yıl geçmiş. Azra Akın bugün "Yok Böyle Dans" programıyla seyredenleri büyülüyor. Bir kadın bu kadar mı zarif olabilir? Bu kadar mı güzel, seksi, alımlı, masum ve sade olabilir? Boşuna Dünya Güzeli seçilmemiş. Gerçekten hak etmiş bu unvanı.
Ben sırf onu seyretmek için seyrediyorum dans programını. Ve seyretmeye doyamıyorum.
Savunmaya geçmek
Bazı insanlar vardır fena halde yorarlar karşılarındaki kişiyi. Konuşmak, aynı ortamda bulunmak istemezsiniz mecbur olmadıkça. Ne kötü değil mi?
Çünkü çok alıngandırlar bu kişiler. Her sözünüzden bir anlam çıkarmaya çalışırlar. Üstelik sizi dinlemezler. Bir şey anlatmaya çalışırken, bir kelime veya bir cümleye takılıp araya girer ve konuyu bambaşka bir yöne çekerler. Ve de dağıtırlar konuyu. Bir anda bambaşka bin konuya gelirsiniz. Ne demek istediğini anlamaya çalışırsınız ama anlayamazsınız. Buna da bozulur. Niye tepki vermediğinize, cevap vermediğinize kızar. Anlamadım demenize, çünkü konuyu dağıttım demenize de kızarlar. Hep kendilerini merkezde tutmaya çalışırlar. Eleştirdiğiniz anda savunmaya geçerler. Hatta eleştirmeseniz, bir şey söyleseniz de savunmak zorunda hissederler kendilerini.
Okurken yoruldunuz değil mi? Ama böyle insanlar çok var aramızda. Akıllılar, yetenekliler, başarılılar ama galiba özgüvenleri yok! Özgüven eksikliğinden dolayı da tetikteler sürekli.
Hem çok şey yapmak istiyorlar, hem dikkatlerini toplayamıyorlar, hem herkes onlardan söz etsin istiyorlar, hem olumsuz eleştiri duymak istemiyorlar.
Özgüveni geliştirmenin yollarından birinin kendi iç sesimize kulak vermek olduğunu söylüyor uzmanlar. Eğitim orada başlıyor çünkü. İç konuşmalarımız, aslında bizi ifade ediyor. Korkularımızı, endişelerimizi, beklentilerimizi iş sesimiz bize söylüyor. Olumlular da var, olumsuzlar da tabii. İyisi mi biz olumsuzları bir kenara atıp, olumluları öne çıkarmaya bakalım. Ve sonra başkalarının söylediklerine kulak vererek objektif olmaya çalışalım. Savunmaya geçmeden, kendimizi anlatmaya ihtiyaç duymadan.