Geçtiğimiz hafta, temel amacı kadınların iş, ticaret ve ekonomik yaşamdaki konumunu güçlendirmek olan Uluslararası İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Federasyonu BPW'den ve Kurucu Başkan Arzu Özyol'dan söz etmiştim.
Bu gün de bu konuya devam edelim istiyorum.
Çünkü federasyonun İstanbul Şubesi, daha önce "Eşit işe eşit ücret" talebinden yola çıkarak "Kırmızı Cüzdan Kampanyası" başlatmış ve konuyla ilgili seminer ve toplantılar düzenlemişti. Ben de Arzu Özyol'a sordum, "Pek çok erkek, iş hayatında kadının önünde yasal bir engel olmadığını düşünüyor. Siz ne dersiniz?"
"Doğrudur, belli bir noktaya kadar bende öyle düşünüyorum. Zaten, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunu takiben kadın hakları açısından çok önemli yasal reformları hayata geçirmiş ve özellikle 1990'larla birlikte kadın STK'larının yoğun çabaları, hükümetlerin olumlu girişimleri ve Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin de vermiş olduğu ivme ile bu alanda önemli gelişmeler kaydedilmiştir."diyerek şunları söyledi:
YASAL MEVUATLAR
"Kadın istihdamı konusunda 2003 yılında hayata geçen yeni İş Kanunu bu bağlamda oldukça önemli bir yasal düzenlemedir.
Bunun yanı sıra Türkiye'nin uymakla yükümlü olduğu uluslararası mevzuatlara imza atmış bulunuyoruz.
Bu alanda önemli Konsey direktiflerine baktığımızda yasal uygulamada Türkiye'nin çok da geride olmadığı gözlemlenmektedir.
Çalışma hakkı cinsiyet ayrımcılığı da dolmak üzere hiçbir ayırım gözetilmeden herkese tanınmış ve Anayasa ile de güvence altına alınmıştır.
Öte yandan "eşit değerdeki işe eşit ücret" ilkesi 1950'lerden beri Türkiye'nin yasal mevzuatında ve yeni İş Kanunu'nda yasal güvenceye alınmıştır.
Her ne kadar üzerinde saatlerce tartışılması mümkün olsa da hırda var olan Anayasa'nın 10. Maddesi ve yeni hazırlanan Anayasa'nın 9. Maddeleri ile Kadınların ve Erkeklerin Eşit Haklara Sahip olduğu kabul edilmekte ve Devlete bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla sorumluluk verilmektedir.
Bu durum artık Türkiye'de Pozitif Ayrımcılık konusunu dahi konuşulur kılmıştır."
BİR YERE KADAR
Buraya kadar her şey yolunda. Ancak herkesin kabul etmesi gereken diğer bir gerçek de yasalarla güvence altına alınan hakların sahada yeterince uygulanır olmaması.
Arzu Özyol da bu konuya değiniyor ve "Bu nedenle kadın-erkek demeden iyi vatandaşlık bilincine sahip herkesin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kavramını içselleştirmesi ve toplumun geneline holan ataerkil figürlerden uzaklaşması gerekmektedir."diyor.
Yani erkek kadından üstündür, yok kadın kadınlığını bilsin, erkek erkekliğini gibi kavramlar üzerinden konuşmamız ve kadın-erkek eşitliğine inanmamız gerekiyor.
Eğer erkekler kadın patrondan emir almaktan hoşlanmıyorlarsa, yasalarda herhangi bir engel olmasa da kadınları terfi ettirip yönetici konumuna getirmezler. Görünürde bir engel yok ama kamuda kadın müdür, yönetici sayısı niye bu kadar az? Veya kadının öncelikli görevinin annelik olduğunu düşünerek, onun önündeki engelleri kaldırmazsak kadınlar çalışma hayatına başarılı olmalarına rağmen devam edemiyorlarsa yasalar bir işe yaramıyor demektir.