• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Bedava içerik olmaz!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12 Mayıs 2013, 19:42
Tyler Brule, görüşlerini çok önemsediğim ve birçok konuda kendisine yürekten katıldığım bir yayıncı. Aynı zamanda reklamcı, girişimci, trend belirleyicisi. Herkesin dijital medyaya yöneldiği ve basılı medyanın önemini yitirdiğini düşündüğü bir zamanda o aylık dergi çıkarmaya kalktı ve bütün öngörüleri alt üst etti.
Dergilerin, elinde tutan, okuyan kişinin karakterini, dünya görüşünü, bakış açısını belirlediğini söyleyen Brule, "Birini sokakta iPhone, iPad, ipod'la gördüğümde o kişi hakkında bir fikir sahibi olamam ama elinde tuttuğu gazete ve dergi, kişiliği hakkında ipuçları verir" diyor.
Günümüzde en kıymetli şeyin, "ciddi ve özgün içerik" olduğunu söyleyerek bunun internette bedava paylaşılmasının yanlışlığını savunuyor. Gazete ve dergilerin internet üzerinden de satın alınması gerektiğini düşünüyor. Ki ben de kendisine katılıyorum.

KIYMETLİ AKSESUAR
Evet, internette her şey var, aradığınız her kişi veya konu hakkında fikir sahibi olabiliyorsunuz. Ama özellikle bizim sitelerde "özgün içerik" yok, herkes kopyalayıp yapıştırıyor, benim bloğumdan veya gazetenin web sitesindeki köşemden yazıyı alıp kendi bloğuna yapıştırıyor. Bir başkası ondan ve aynı haber veya yazı alt alta farklı siteler adresi yazılarak sıralanıyor. Hele ki bilgi yanlışsa, yanlış bilgi virüs gibi yayılarak çoğalıyor.
Tyler Brule, geçtiğimiz günlerde mağazasının açışı için İstanbul'daydı. Brule, basılı medyanın yaşaması için her yayının kendine alternatif gelir modeli yaratmak zorunda olduğunu söylüyor. Yedi yıldır ayda bir yayınlanan Monocle Dergisi'nin de radyosu, kafeleri ve mağazaları bulunuyor. Sürekli projeler üreterek, şehirlere, ülkelere özel yayınlar yaparak hem tiraj hem de reklam gelirlerini artırıyor. Son birkaç yıldır Türkiye de Monocle'ın ilgi alanında. İlk mağaza Nişantaşı Beymen'de açıldı.

ESKİYİ YIKMAK
Medyanın modern dahisi olarak tanınan Tylre Brule, bu vesileyle Türk medyasına da röportajlar verdi. İstanbul ile ilgili söyledikleri de çok önemli. Mesela diyor ki:
. Karizması olan mağazaların, restoranların kapanıp yerlerine lüks mağazalar açılması çok yanlış. Şehri sıradanlaştırıyor.
. İstanbul'un turist kokmayan, sofistike, el-yapım ürünleri satan dükkanları olması lazım.
. İstanbul'da nereye kafamı çevirsem AVM ile karışlaştım. Buna bir yasak getirilmeli. Örneğin eski bir İtalyan kenti olan Bolzano, şehrin ruhu kaybetmemesi için AVM inşaatını yasaklamış. Yatırımcılar sokaktan yükselen gücün farkına varmalı.
Bu söyledikleri bütün şehirlerimiz için de geçerli değil mi. Neden eski binaları yıkıp, yerine yenilerini inşa etmeye meraklıyız? Emek sinemasını yıkmaktaki ısrarımız niye? Neden eski binaları korumuyoruz? Örneğin önce Mithatpaşa, sonra Dolmabahçe, daha sonra da İnönü (İsim değiştirmekten de vazgeçsek) stadı olan Beşiktaş stadı niye eski haliyle kalmıyor? Orada eskiden olduğu gibi atletizm müsabakaları, 23 Nisan, 19 Mayıs gösterileri, konserler, etkinlikler yapılır. Maç için başka bir yerde yeni bir stat inşa edilirdi.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.