• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

İki kadın iki yaşam

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27 Kasım 2013, 19:18
Bizim toplumdaki kadın ve erkek hallerine dair iki örnek vermek istiyorum. Birinci örneğimizde 4 kişilik çekirdek bir aile var, anne-baba ve biri kız, diğeri erkek iki çocuktan oluşan. Baba bir şirkette yönetici. Anne de öyle. Bir bankanın şube müdürü. 10 yıllık evliler. Çocuklardan biri 8 diğeri 3 yaşında.
Aile fertleri sabah erkenden uyanıyor. Küçük çocuk dışında herkes işine ve okuluna gidiyor. Oğlanın bakıcısı var, o evde kalıyor. Büyük kızın okuldan eve gelme saatinde de onu karşılıyor. Anne işini seviyor. Çalışmak, onun için var olmak demek. Üniversite eğitiminden sonra hep çalışma hayatının içinde olmuş. Bir gün olsun evde oturup ev kadını olmayı düşünmemiş.
Bu evlenip anne olmasına engel olmadığı için de evli ve iki çocuklu. Çalışmasının meyvelerini almış. Şimdilik şube müdürü ama önü açık. Üst düzey yöneticiliğe rahatlıkla gidebilir. Gitmeyi de istiyor. Bunun için seminerlere de katılıyor, kendini yetiştiriyor.

HEM İŞTE HEM EVDE

Ama çalışan birçok kadın gibi yorgun. Genç yaşta olmasına rağmen yorgun. Çünkü bankadan çıkıp eve gittiğinde günün yorgunluğunu ayaklarını uzatarak çıkaramıyor. Üstünü değiştirip mutfağa koşuyor. Bakıcı çocukla ilgileniyor zira. Ona yemek hazırlıyor ama evin yemeğine karışmıyor.
Evin temizlik işlerini de haftada iki kez gelen başka bir kadın yapıyor. Bütün bunların organizasyonu anne de. Yemeği hazırlamak da. Bu yüzden mutfak onu bekliyor. Kızı ve oğlu da. Onlarla da vakit geçirmek istiyor, geçiriyor da. Çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmenin önemine inananlardan. Ne kadar yorgun olsa da kızının derslerine yardımcı oluyor, onunla sohbet edip neler yaptığını dinliyor.
Küçük çocuğun ona daha çok ihtiyacı var. Onunla da ilgilenmesi gerek. Ayrıca seviyor onlarla oynamayı. Ama dediğim gibi evde öyle bir iş trafiği var ki, bütün işler kadının üzerinde.
Baba bir şey yapmıyor mu, yapıyor elbette ama "yardım" olarak yapıyor. Çünkü kadının da erkeğin de bilinçaltında ev işleri ve çocuk bakımının kadının görevi olduğu bilgisi var. Ve anne gece yarısı yaklaşırken ya çocukları uyuturken onların yanında uyuyup kalıyor ya da onları babaya bırakıp yatmaya gidiyor.

TÜKENMİŞ EV KADINI
Diğer örnek de anne ev kadını. Bütün gün evde biri 6 diğeri 3 aşında olan iki oğluyla birlikte. Bu çekirdek ailemiz de dört kişiden oluşuyor. Baba dışarıda anne evde çalışıyor. Görev dağılımı daha belirgin. Anne sadece evde çalışmasına rağmen çalışan anneden daha yorgun. Daha tükenmiş. Bu nedenle öfkeli, sinirli.
Hiçbir şeye yetişemiyor. Çünkü her işi o üstlenmiş. Çocuklar kendi başlarına yiyecek yaşta olmalarına rağmen yemeklerini o yediriyor, gece yatırırken ayaklarına sallıyor.
Herkesin işini o yapıyor. Herkesin sorumluluğunu üstlenmiş. Baba da evdeki kargaşadan yorgun ve bu yüzden hem evden kaçmak hem de rahatlamak adına spora yazılmış. Annenin böyle bir lüksü yok. Oysa yapılacak şey çok basit.
Basit bir planlama, işlerin paylaşımı ve annenin kendine vakit ayırması gerek. Çocuklar yemeklerini kendileri yiyebilir, baba onları uyutabilir ve oyun oynayabilir. En basit örnekten yola çıktım. Gördüğünüz gibi anneler üzerinde büyük bir yük var. Bu yükün anne ve baba tarafından üstlenilmesi şart. Yoksa ne eşitlikten söz edebiliriz ne haktan ne hukuktan.
Sanılanın aksine çalışan anne daha rahat. Bir işi var, başarısıyla tatmin oluyor, kendine güveni tam, para kazanıyor ve o kadar iş yüküne rağmen kendine nefes aldıracak zaman yaratıyor.
Diğeri ise kendine olan güveni, saygıyı yitirmiş, hayata küsmüş, bıkkın, bezgin. Biri çalıştığım bankanın müdürü, diğeri "Süper dadı" programında izlediğim bir anne.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.