Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü.
Her şeyden önce böyle bir günün varlığından utanmamız ve bunu sorgulamamız gerekmez mi?
Ne demek kadına yönelik şiddet?
Ne demek bir erkeğin kadına el kaldırması? Bir kocanın koynuna aldığı karısını dövmesi, sövmesi?
Ama işte böyle bir durum var. Böyle somut bir gerçek var. Erkeklerin kadınları dövebileceklerini düşünüyorlar. Toplumda böyle bir kanı var. Ve bu normal karşılanıyor. Erkek de kadın da bunu kendine "layık" görüyor.
Her şeyden önce bir insanın bir başka insana zulmetmesini doğru buluyor muyuz? Fiziksel olarak kendimizden daha zayıf birini dövmeyi, onu şiddet uygulayarak elimizin altında tutmayı vicdanımıza anlatabilir miyiz? Nasıl savunuruz kendimizi? Hangi gerekçe bizi haklı kılar?
BU BİR ERKEK SORUNU
Bugün, kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için mücadele günü. Bugün pek çok ilde kadınlar sokaklarda. Yürüyüş ve gösteriler yapılıyor, etkinlikler düzenleniyor, salonlarda, ekranlarda konuşmalar yapılıyor. Hep kadınlar konuşuyor. Kadınlar bu "insanı sorunu" dile getiriyor ve bu acı gerçekle yüzleşmemizi sağlıyorlar.
Erkekler ise susuyorlar. Özellikle kadına el kaldıran ve bunu normal karşılayan erkekler... Oysa sorun tam da onları ilgilendiriyor.
Çünkü bu sorun onların sorunu. Kadına yönelik şiddet bir erkek sorunu.
Kadının dayak yemesi, kadının güçsüzlüğünü, zayıflığını göstermiyor. Tam tersine erkeğin güçsüzlüğünü, zayıflığını ortaya çıkarıyor. Ancak güçsüz bir insan bir başkasını döverek gücünü göstermeye kalkışır.
Zavallı olan aslında erkekler. O yüzden kadın cinayetleri bu kadar çok arttı. Kadınlar artık çaresiz olmadıklarını fark etmeye başladılar. Kendi güçlerinin farkına vardılar. Bir erkeğe bağımlı değiller.
FARKLI AMA EŞİT
Ekmeklerini erkek getiriyor diye onun her türlü şiddetine boyun eğmek zorunda olmadıklarını anladılar. Ve çocuklarını da alarak terk etmeye başladılar aslında zayıf ve güçsüz olan kocalarını. Bunu hazmedemeyen o zavallı erkekler de çareyi kendilerinden daha güçlü olan kadınları öldürmekte buldular.
İşte burada devreye toplumun ve devletin girmesi gerekiyor. Haklının anında olması ve o kadınları "erkek şiddeti"nden koruması gerekiyor. O yüzden böyle bir gün var. Uluslararası mücadele günü. Birlikte hareket edilmesi gerekiyor. Kısa vadede bu erkekler cinayet işlenmeden önlem alınmalı ki kadınlar ölmesin. Çocuklar annesiz kalmasın.
Uzun vadede hiçbir cinsin öteki üzerinde üstünlük kurmaması gerektiğini anlatmak. Kadının da iki eli, iki bacağı, bir beyni ve organları var, erkeğin de. Aradaki tek fark üreme organları: yani kadınlık ve erkeklik organları. Bir de onları yöneten hormonlar. Bu fark da birini güçlü veya güçsüz yapmıyor tam tersine birbirlerinin eksiklerini tamamlamalarına yardımcı oluyor.
Niye bu basit gerçeği görmezden geliyoruz?