Özellikle ses tonu ve canlandırdığı rollerle kadınların hayran olduğu oyunculardan Engin Altan Düzyatan son röportajında "kadınları hiç anlamadığını" söylemiş. "Erkekler için hikaye çok basittir: Şu sehpadaki patates oradan alınıp yenilecektir. Bu kadar! Bir kadın içinse durum gayet komplikedir: O patates sıcak mı, elle mi yesem, elim yanar mı, yanarsa bir şey olur mu? Bunları düşünürken laf da yetiştiriyordur bir taraftan karşısındakine..." demiş.
Haklı. Çünkü beyin yapılarımız farklı. Aslında anne karnında sekiz haftalık olana kadar bütün fetüs beyinleri kadın beyni gibidir. Çünkü dişi, doğanın başlangıç halidir. Bazı erkekler hoşlanmayacak olsalar da bu durumdan gerçek böyle. Hadi onları fazla üzmemek adına sekizinci haftaya kadar beyinler üniseks yani cinsiyet ayrımının olmadığını söyleyelim.
Sekizinci haftada başlayan testosteron (erkeklik hormonu) seli, beynin iletişim merkezindeki hücrelerin bir kısmını öldürerek, beyni erkek beynine dönüştürür.
Aynı süreçte saldırganlık ve cinsellik hücrelerinde de artış görülür.
TESTOSTERON ETKİSİ
Eğer bu testosteron seli gerçekleşmezse kadın beyni değişmeden büyümesini sürdürür. Fetüs halindeki dişi beynin hücreleri duygusal gelişimi de belirleyen iletişim ve bağlantı merkezlerinde yoğunlaşırlar.
O yüzden kız çocuk büyüdükçe erkek kardeşinden daha konuşkandır. Testosteron iletişim merkezindeki hücrelerin bir kısmını öldürdüğü için erkekler günde ortalama 7 bin kelime kullanırlar. Kadınlar ise bu hücreleri ölmediği için 20 bin kelime.
Aynı şekilde duygu ve davranışlarımız da farklılaşmaya başlıyor.
Örneğin kadın beyninin geliştirdiği ilk becerilerden biri yüzleri okumak. Kız bebekler üç aylık olunca göz teması kurma ve bakışma yetenekleri bir anda gelişiyor yüzde 400 oranında bir gelişme gösteriyor. Erkek bebeğin yüz ifadesinde ise hiçbir ilerleme olmuyor.
Bu yüzden kız bebekler bir bakıştan, dokunuştan, çevrelerindeki iletişime geçtikleri insanların tepkilerinden anlam çıkartabilirler. Bu ipuçlarından yola çıkarak değerli, sevilebilir ya da can sıkıcı olduklarına karar verirler.
KIZ VE ERKEK FARKI
Kız çocukları, beyinleri testosteron akımına uğramadığı için duyma konusunda da erkek çocuklara göre daha gelişmişler. Annelerinin ses tonundan neleri yapıp neleri yapmamaları konusunda bir fikir sahibi oluyor ve annelerini anlayabiliyorlar. Erkek çocuklar ise testosteron yüzünden annenin ses tonundaki uyarıyı duyamıyor daha doğrusu anlayamıyor.
Kız çocuğu karşısındaki kişinin yüz ifadesinden kendisini dinleyip dinlemediğini anlama yeteneğine de sahip. Kızlar henüz dil yetenekleri gelişmemişken bile karşısındaki yetişkinin gösterdiğinden daha fazlasını anlar. Yani büyüklerin dikkatinin dağıldığını, kafasında bir sorun olduğunu, kendisini dinleyip dinlemediğini, onu severken aslında aklının başka bir yerde olduğunu anlar. Bu da ileride empati kurmakta daha başarılı olacaklarını gösterir. Çünkü kız bebekler annelerini anlama konusunda erkek bebeklerden daha iyidirler.
İşte böyle uzayıp gidiyor. Yani bizi yöneten hormonlar. Testosteron ve ostrojen büyürken bizi farklı kılan özelliklere sahip olmamıza neden oluyor. Ve birbirimiz anlamakta zorlanmamıza. Bu bilgili okuyarak ve öğrenerek ve birbirimizi tanıyarak giderebiliriz.
Örneğin benim bu bilgileri kaynak aldığım "Kadın Beyni" ve "Erkek Beyni" kitaplarını. Say Yayınları'nda bulabilirsiniz.