Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın verilerine dayanarak, 2011 yılı Ekim döneminde yaşanan işsizlik oranının, bir önceki yılın aynı dönemine göre 2.1 puan azaldığını ve yüzde 9.1 oranına gerilediğini açıklamıştır.
Önceki yıla göre işsizlik oranının yüzde 9.1'e gerilemesi sevindirici bir gelişmedir. Ancak Eylül 2011 rakamları göz önüne alındığında, işsizlik ile mücadele konusunda dikkat edilmesi gereken bir sürece girildiği görülecektir. Çünkü Eylül 2011'de yüzde 8.8'e gerileyerek son 10 yılın en iyi performansını yakalayan işsizlik oranı, Ekim 2011 sonuçlarına göre yönünü bu kez yukarı çevirmiştir. Dolayısıyla artık işsizlikte dipten dönüldüğü söylenebilir. Çünkü, 2012 yılında ekonominin yavaşlayacağı netleşmiştir. Bu nedenle artık daha yüksek işsizlik oranları bizleri beklemektedir.
YENİ STRATEJİLER
İşsizlik Türkiye'nin en büyük ekonomik ve sosyal sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Türkiye'de artık kronikleşen yüksek oranlı işsizlik rakamları önemli ekonomik sıkıntılara neden olmakta, aynı zamanda toplumsal yaşamda huzur ve güven ortamını zedelemekte, insanların geleceğe sağlıklı bakabilmesini engellemektedir.
Öte yandan önümüzdeki süreçte yavaşlayacak dünya ekonomisi ihracatı, düşmesi beklenen iç talep ise ülkedeki üretim artışını aşağıya çekecektir. Bu durum da işsizliği artıracak etkenleri doğuracaktır.
Dolayısıyla hangi iktidar iş başına gelirse gelsin, 'işsizlik ile mücadele', ülke yöneticilerinin önünde çözüm bekleyen en önemli meselelerden birisini oluşturmaktadır. İşsizlikle mücadelede yeni konjonktüre uygun yeni stratejilere, bu bağlamda da esnaf sanatkarlara yönelik yeni uygulamalara ihtiyaç bulunmaktadır.
REEL SEKTÖR KATKISI
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği bugüne kadar katıldığı çeşitli platformlarda, işsizlikle mücadeleye reel sektörün de katkı vermesi gerektiğine işaret etmiştir. Ancak üreten ve yatırım yapan kesimlerin bu mücadeleye destek olabilmeleri için ekonomik tedbirlerle önlerinin açılması gerekmektedir.
Özellikle genel istihdamda önemli payı bulunan küçük işletmelere tanınacak kolaylıklar, bu kesimin istihdam yaratma potansiyelinin artmasına vesile olacaktır.
15 yaş üstü çalışan grubu üzerinde 2010 ve 2011 yıllarında yapılan araştırmalar, esnaf sanatkarların Türkiye'deki çalışma gücünün yaklaşık beşte birini üstlendiğini göstermektedir.
TUİK verilerine göre, 2010 yılında 4 milyon 532 bin kişiyi istihdam eden küçük işletmeler çalışma gücünün yüzde 19.7'sini oluşturmuş, 2011 yılında ise 4 milyon 650 bin kişi çalıştırarak işgücünün yüzde 19'unu üstlenmişlerdir.
Sınırlı kaynak ve sermaye yapısına sahip olan ve yeterli finansal destekler bulamayan esnaf sanatkarların bu koşullarda bile genel istihdamın yaklaşık yüzde 20'sini üstlenmesi, bu kesime daha fazla sahip çıkılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla önemli istihdam potansiyeli olan küçük işletmelerin farklı ekonomik düzenlemelerle daha fazla teşvik edilmeleri, ekonomiye canlılık getirecektir.
Örneğin:
-İlk defa faaliyete başlayan esnaf ve sanatkarların, 3 kişi veya daha fazla istihdam sağlamaları şartıyla 5 yıl süre ile gelir vergisinden muaf tutulmaları.
-Halen faal olan küçük işletmelere 3 kişiden fazla istihdam yaratmaları halinde vergi, harç, sosyal güvenlik primi gibi resmi ödemelerde kolaylıkların sağlanması ve bunlara benzer önlemleri içeren düzenlemeler, Türk ekonomisindeki girişimcilik ruhunu teşvik edecektir.
Öte yandan esnaf sanatkarlarımız 2011 yılında da krediye ulaşmada önemli güçlükler yaşamışlardır.
Merkez Bankası ve BDDK verilerine göre, 2011 yılında Türkiye'de kullanılan 562 milyar liralık kredi pastası içinde KOBİ (işletme) kredilerinin payı 176 milyar lira ile sınırlı kalmıştır.
2011 yılında tüketici kredileri ile kredi kartından kullanılan kredilerin toplamı 223 milyar lirayı bulurken, işletme kredilerinin 176 milyar lira gibi düşük bir seviyede kalması, kredi dağılımdaki çarpıklığı, ülke ekonomisinde tüketimin ne denli ön plana çıktığını gözler önüne sermektedir.
Unutulmamalıdır ki Türk ekonomisi ancak üretimin ve yatırımların artırılması ile ayağa kalkabilecektir. Dolayısıyla, reel sektöre, özellikle sınırlı sermaye yapısına sahip olan küçük işletmelere tanınacak finansal kolaylıklar, ekonominin üretim gücünü artıracak, işsizlik ile mücadeleye katkı sağlayacaktır.