Giriş Tarihi: 06 Mart 2010, 16:12
Baybars Altuntaş, yaşam serüvenini çok yakından gözlemlediğim müstesna bir arkadaşımdır. Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciyken hanutçuluk yapan bir memur çocuğunun 20 yıllık bir sürede milyonlarca dolarlık marka değerine sahip Deulcom International'ı nasıl yarattığını, franchising sistemini Türkiye'ye nasıl getirdiğini, genç yaşında yaptığı Ulusal Girişimcilik Konseyi ve Beyoğlu Güzelleştirme Derneği Başkanlıklarını anlayabilmek kolay değil.
Bu sayfalarda kendisinden zaman zaman bahsediyoruz. Ancak son zamanlarda onu Türkiye'nin gündemine oturtan önemli bir gelişme var. O da; önümüzdeki ay Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti Washington'a yapacağı ziyaret. Başkan Barack Obama, 26-27 Nisan tarihlerinde Küresel Girişimcilik Zirvesi düzenleyip 150 Müslüman girişimciyi ağırlayacak. Türkiye'den seçilen 5 girişimci arasında Baybars Altuntaş da var.
BAŞARI MODELİ
Giresun Bulancak'tan Washington Beyaz Saray'a kadar uzanan ve önemli bir bölümüne bizzat şahit olduğum bu ilginç yaşam öyküsünü mutlaka kaleme almalıyım diye çok düşündüm ama her seferinde "Dur bakalım, galiba gösteri daha yeni başlıyor" dedim. Bundan sonra ne olacak, kim bilir! Bekleyip göreceğiz.
Baybars Altuntaş'ı önemli kılan onun toplumun bilinçaltında kemikleşmiş "Bu ülkede arkan veya dayın yoksa hiçbir zaman başarılı olamazsın" mitini yerle bir etmesidir. Modern zamanların bu başarı öyküsü, yılmış, bezmiş ve umudunu yitirmiş milyonlarca Türk genci için model haline gelmiştir.
BİZDEKİ DURUM
David Mc Clelland'ın "Achieving Society" adlı eserinde 42 ülkenin insanları, başarı güdüleri ve girişimcilik kabiliyetleri açısından sıralanmış. Burada 3.62 puanla Türkiye ilk sırayı alırken, Fransa ve İngiltere'nin sıralaması 1.71 ve 1.52'lik puanlarla ancak 27. ve 28. sıralar olmuş.
İlginç değil mi? Peki bu kadar kabiliyetli bir milletsek neden bu kabiliyeti ekonomik başarılara tahvil edemiyoruz? Neden 100 Türk'ten sadece 6'sı kendi işini kurmanın peşinde? Neden herkes bir şirkete kapağı atmanın veya memur olmanın peşinde?
Benim cevabım şu, insanlarımız hem eğitimsiz hem de motivasyonsuz. Neyi, nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. İş fikri nasıl bulunur, iş planı nasıl hazırlanır, finansal kaynaklara nasıl ulaşılır... Girişimciliği gözü karalık, risk severlik ve hatta kumarbazlık gibi algılamaya meyilliyiz.
Türkiye'nin kalkınmasını, gelişmesini ve işsizliğin bitmesini istiyorsak bordro mahkumu veya memur üreten toplum yapısını müteşebbis yetiştiren bir toplum yapısına doğru döndürmek zorundayız. Yeni Asır olarak yaklaşık iki yıl önce bir girişimcilik akademisi kurup İzmir ve Manisa'da eğitimler organize etmiş ve önemli başarılar elde etmiştik. Kim bilir belki de o eğitimleri tekrarlamanın vakti gelmiştir.
Bu toprakların daha onbinlerce Baybars Altuntaş üretecek potansiyeli var. Yeter ki uygun iklimi yaratmayı başaralım.
Son sözüm ise "Kimse başkasına çalışarak zengin olamaz."
Sevgiyle kalın
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.