Birkaç gün bazı işlerim nedeniyle İstanbul'u bir ucundan bir ucuna arabayla turladım. Sonra da elimde olmadan daha geçenlerde ziyaret ettiğim İzmir'le kıyasladım. İnsan yapısı, yaşam biçimi söz konusu olduğunda biri kaçmak istediğim 12 milyonluk bir varoş, diğeri yaşamak istediğim bir huzur kent...
Gecenin karanlığı üzerine çöktüğünde tepeden bakıp, ışıklarına kanıp, dünyada var mı böyle bir güzellik diye mırıldansam da, ben İstanbul'da yaşamaktan nefret ediyorum. Hangi gün, hangi saatte olursa olsun, bir yerden bir yere gitmek işkence. Araba kullananların yüzde doksanı çıldırmış ve kural tanımaz vaziyette...
İstanbul üzerine şu güzellikleri yazan şairler acaba bugünkü İstanbul'u anlatsalardı neler yazarlardı? Öyle merak ediyorum ki!
***
Örneğin Ümit Yaşar Oğuzcan:
"Bu ne biçim su, bu nasıl şehir/ Şişede İstanbul, masada İstanbul/ Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık/ Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul/ İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım/ Nereye gidersen git, orada İstanbul."
***
Örneğin Ziya Osman Saba:
"Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle/ Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir/ Ey doğup yaşadığım yerde her taşını öpüp başıma koymak istediğim şehir!"
***
Ya Bedri Rahmi Eyüboğlu'na ne demeli:
"İstanbul deyince aklıma kuleler gelir/ Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır/ Ama şu Kızkulesi'nin aklı olsa Galata Kulesi'ne varır/ Bir sürü çocukları olur."
***
En bilinen İstanbul şiirlerinden biri Yahya Kemal Beyatlı'nın. Münir Nurettin şarkısını da besteledi:
"Sana dün tepeden baktım aziz İstanbul/ Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer/ Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!/ Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer."
***
Ya, Orhan Veli Kanık'ın ezbere bilinen şu şiiri:
"İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı/ Önce hafiften bir rüzgar esiyor/ Yavaş yavaş sallanıyor yapraklar ağaçlarda/ Uzaklarda, çok uzaklarda/ Sucuların hiç durmayan çıngırakları/ İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
***
Bir Ziya Osman şiiri daha:
"Seni görüyorum yine İstanbul/ Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan/ Minare minare, ev ev, yol meydan/ Geliyor Boğaziçi'nden doğru/ Bir iskeleden kalkan vapurun sesi/ Mavi sular üstünde yine/ Bembeyaz Kızkulesi."
***
Üç şiirini bestelediğim Sami Serin şöyle anlatmıştı İstanbul Boğazı'nı:
"Bazen durgun bir göldür bazen çılgın bir nehir/ Boğazına kolyeler taktıkça güzelleşir/ Bu beşikte sallandı büyüdü koca şehir/ Hayat dolu bir sudur şu İstanbul Boğazı."
***
Bu şiirleri okuyup da İstanbul'dan vazgeçmek mümkün mü?
Finali Atilla İlhan'la yapalım:
"Ulan yine sen kazandın İstanbul
Sen kazandın ben yenildim.
Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
Yine emrindeyim."