90'ların başlarında duymuştum Müfit Bayraşa adını ilk kez.
İzmir'den İstanbul'a transfer olan aranjör Sadun Ersönmez'le çalışmaya başladığım dönemlerde. Besteciydi.
1993 Eurovision Türkiye elemelerinde finalistti ve Sadun onun bir çok bestesinin aranjmanlarını yapmıştı.
Müfit, İzmir'de konservatuarda çok sevilen bir şan hocasıydı. Bu nedenle de çevresindeki herkes ona "Hocam" diye hitap ediyordu. Tanıştık. Çok usta bir müzik adamı ve değerli bir ses eğitimcisiydi. 1994 yılında Aysun'un "Hadi Gari" albümünü hazırlarken onun da bir bestesini beğendik ve albümde kullandık. "Kendin Çal Kendin Oyna" ydı adı.
Müzik yarışmaları en büyük hobisi olmuştu Müfit Bayraşa'nın. Hemen her Eurovision'da finalist oluyor ve bir türlü birincilik kazanamıyordu. Kuşadası Altın Güvercin yarışmalarının da müdavimiydi. O yarışmalarda iki kez birinci oldu. 1996 ve 2003 yıllarının Güvercinlerini aldı.
Aysun'un uzun ara verdiği albüm çalışmalarına yeniden başladığımızda 2008'de Müfit hocayı aradım ve ondan yine beste istedim. Aysun, "Çekip Gitmek Lazım" ve "İşin Aslı" adlı besteleri çok sevdi ve "Nerelerdeydin" albümünde seslendirdi. O albüm çalışması sırasında Müfit hoca eğitimci olarak da Aysun'la ilgilendi ve aylarca şan eğitimi verdi. Aysun'un Timur Selçuk ve rahmetli Nükhet Ruacan'dan sonra üçüncü şan hocası olmuştu. Müzikaller konusunda uzmandı ve Aysun'la bir çok müzikal şarkısı da çalıştılar. Sesi ve tekniği çok iyiydi.
Derslerinde bulunduğum zamanlar ikisini birlikte dinlemek benim için büyük zevkti Oğlu Ozan da babasının izinden gitti, kendisini müziğe verdi. Çok iyi bir gitarist olduğu gibi aranjörlükte de kendini geliştirdi ve günümüzün aranan müzisyenlerinden biri oldu.
Son zamanlarda hasta olduğunu duymuştum ama telefonundan ulaşamamıştım kendisine. İki gün önce kaybettiğimiz haberi geldi. Yaprak dökümü sürüyordu. Bir değerli müzik adamı, çok hassas ve naif bir insan daha dalından kopmuştu.
Sosyal medyada gezinirken iki arkadaşımızın Müfit hocayla ilgili anılarına rastladım. Onları da paylaşmak isterim:
Attila Atasoy şöyle demiş:
Amerika'ya gittiğim ilk yıl (1981) Georgetown Üniversitesi'nde müzik okuyordu. Bir evin bodrum katında eşi ve küçücük oğluyla mücadele veriyordu..
Bana konserlerde piyanoyla eşlik etti..
Harika biriydi.. Sonrası Türkiye'de konservatuar müdürlüğünden, üniversite profesörlüğüne, yurt içi ve dışı festivallerde ödüllere uzanan başarıyla dolu bir müzisyenlik, bestecilik.. En son onun bestesi Nur Yoldaş'ın sözlerini yazdığı 'Acele Acele'yi okumuştum..
Tam bu zamana uygun bir şarkıydı.. Ne diyeyim iyiler bir bir gidiyor.. Kurtuluyor mu demek lazım bilemiyorum.." Yine müzik yarışmalarının müdavim bestecilerinden Erdinç Tunç da duygularını şöyle paylaşmış: "Hoca olmadı be.. Vallahi olmadı.. Şarkı yarışmaları senle güzeldi..
Rekabet etmekten hoşlanır, onur duyardım, seni kızdırmak da hoşuma giderdi. Yarışmalarda 'Gene mi sen ?!' deyişin!!..
'Kazanmadığım yarışma kalmadı, bir Eurovision kazanamadım!' dediğinde, benim gülüşümü görüp 'Senin 3 mü, 4 mü oldu lan !?' deyişin. Bunu en az 10 defa yaşayışımız! Hatta 'Sözleri bari sen yaz besteyi ben yapayım' dediğimde, 'Yahu oğlum bak git!' deyişin. Ben, 'Rimi Rimi Ley' ile birinci olduğumda, oğlun Ozan'la bana savaş açışın da güzeldi.. Ne bileyim be hocam..
Hele İzmir Şarkıları Yarışması'nda, İzmir'i bir kez bile görmeden yazdığım şarkı ile 2. olduğumda, 'Ya bana şunu anlatsana nasıl oluyor bu?' dediğinde, benim yarım saat saçmalamamı dikkatlice dinleyişin.. Hiç unutmayacağım.. Sık görüşmesek bile, seni tanımak benim için bir mutluluktu.
Müfit Bayraşa.. Allah sana rahmet etsin.." Attila ve Erdinç ne güzel anlatmışlar Müfit hocayı.
Sevgili eşi Kadriye ve oğlu Ozan'ın da acılarını paylaşıyorum.