Şükürler olsun, bu pazar da sizinle beraber olduk, 21'ini atlattık... İzlediğim haber programlarından ve okuduğum yazılardan edindiğim bilgilere göre bugüne kadar beklenip anons edilmiş hiçbir kıyamet günü gerçekleşmemiş. Bunu Yaradan'a bıraksak...
21 Aralık Şirince ve (Fransa'da) Bugarach köyü haricinde ülkemizde kulüp sahiplerine yaradı. Kıyamet partileri düzenlendi. Bana partinin konsepti, adı bile korkunç geldi. Ne ise, "gemisini yürüten kaptan" derler.
İnternette, espri üretkenliği tepelerde olan ülkemizde inanılmaz fıkralar yayımlanmış. Biri (bize yakın olduğundan), "22 Aralık'ta hepimiz ölü taklidi yapalım, Şirince'den dönenere ayıp olmasın" demiş... Daha neler yayınlandı.
OPSİYONLU REZERVASYON!
İzmir'de çalıştığım seyahat acentesine yapılan rezervasyonlardan bir kısmı, yerlerini ayırtmış ama 22 Aralık'a opsiyon istemişler. Siz anlamışsınızdır, ne diyelim?
Bence bütün bunlar küçük avuntulu arayışlar, ama tek faydalı yanı inansak da inanmasak da birbirimize bağlılığımızı hissetmemiz...
Ben bile hani ölümlü dünya, üstüne üstlük rüyamda gördüğümden, sabahın köründe uzun zamandır görüşmediğimiz kardeş gibi sevdiğim Şenay'ımı sms atıp Perşembe olduğunu bile unutup "Hayırlı Cumalar" ile uyandırdım.
Her pazar sevdiklerine su gibi akan yazıları ile 'günaydın' diyen Ajda'mın yazdığı gibi 21'inin avantajı hani son gün olacakmış gibi liste hazırlayıp en çok yapmak isteyip yapamadıklarımızı devreye sokmak gibi artıları yerine getirmeye çalışalım.
BİR EKSİ, BİR ARTI...
Hep pozitif düşünmeyi ilke bilen ben, yıllardır ilk kez geçen hafta rastlaştığım çok takdir ettiğim bir kişi ile yaptığım minik bir konuşma neticesinde bir eksi ile karşılaştım. Tabii ki bir dedikodu. Bu tarz olaylardan yıllardır mümkün olduğu kadar uzaktayım. Ama maalesef bir iki ay kadar kısa bir süre, çok değer verdiğim bir arkadaşımın görüştüğü ve benim ekranlardan tanıyıp beğendiğim bir spikerle görüştüm. Ne yazık ki bu tecrübe ve yaşıma rağmen ben de insanlar üzerinde hata yapabiliyormuşum. Hayvan sevgisi, harbi kişi görüntüsü, kitaplarla haşır neşir olma ile kültür patlaması konuşmaları, maalesef kişilik yaratıyormuş. Önce insan seveceksin ki hayvan sevesin. Hayvan sevmeyen insan sevmez değil, tersidir. Biz insanız... Önce ailene, ardından senden büyük, belki varlıkları ile seni rahatsız eden kişilere hürmet et, hay huy ile geldiğini sandıkların, hay huy diye gidiverir... Bazı şeylerden dersler almak lazım. Hani yanlış hareketlerle otel ve havuzlarından uzaklaştırılan arkadaşlardan hiçbir ders bile alamadın mı? O önüne koyduğun şirin oyuncaklara benzet yaşantını, görüntüde kalmasın. Ben yine büyüğünüm, her şey tabiilikle güzelleşir.
ARTAN YEMEKLER ONLARA!
Hazır hayvancıklardan bahis etmişken, İzmir'de olduğum her zaman uğradığım Radika Restoran'ın sahibi Filiz ile konuşurken, pek artan yemek olmamasına rağmen "Artıkları ne yaparsın?" diye sordum. O kadar iyi bir cevap aldım ki... Barınaklara gidermiş. Helal olsun Filiz... Bir de şunu ekledi: Hepsini yiyor, bir yemeği sona bırakıyorlarmış. İçinde yoksa da beklediklerini belli ediyorlarmış: Etli sarma...
ERKEN YENİ YIL YEMEĞİ
Ne ise her dem güzellikten yanayım. Negatif hiçbir şeyi algılamak istemiyorum. Bu yüzden hep bana artı verecek kişilerle görüşüyorum. İşte geçen akşam İzmirimde ilk tanıdığım ve çok sevdiğim arkadaşlarımdan Gülengül (Uslu) oğlu Murat'ın (eski Ruj) Alsancak'taki Sa'de meyhanesine davet etti. ekip sıkı idi. Berna Noyaner, Şengül Işık, Şebnem Bursalı ve Işılay Saygın... Aysel de (Uysaler) sonradan katıldı. Harika yemekler ve servis haricinde nefis sohbet, adeta bir yeni yıl yemeğine dönüştü. Hayırlı olsun Murat'ım...
Geçen hafta gerçekleştirilen 'İzmir Night Out' çok güzeldi. Mimar arkadaşlarım canım Saffet ve biricik eşi Ahmet... Hafta arası başlayacağım seyahat serüvenlerimde sunacağım NY vitrinlerine hayran olmuştum, olmuştum ama bizim 'Vakko'muzun vitrinlerini görünce bu en köklü isimlerimizden birini tebrik edip size söylemeden edemedim.
İSTANBUL'A GİDİYORUM
Sabah İstanbul'a gidiyorum. Akşamüstü Kanyon'da Ajda'mın konserine yetişmek üzere...Özlemişim akşamında bir balık yemeyi... Geçen hafta gerçekleştirilen "İzmir Night Out" projesi çok güzeldi. Canım arkadaşlarım Saffet ve Ahmet Gözlükaya ile 100'de 100'e, oradan da Sa'de'ye gittik. Epey tanıdık sima vardı. Sakin İzmir gecelerinde herkes birbirini görsün, sohbet etsin diye bu aktiviteler tekrarlansa fena olmayacak.