Tony'nin yıldızı ile başbaşa

Gir hafta ne çabuk geçti... Belki de pek faal geçti, o yüzden... Önce hazır taze taze heyecanını duyarken dün akşan gitiğim 'The Father' yani Baba oyunundan bahsetmek istiyorum. son zamanlarda izlediğim en iyi gösterilerden. Sinema, tiyatro, televizyon üst düzey sanatçılığının yanında, yönetmen ve prodüktör olarak çok başarılı eserlere imzasını atmış Frank Lagella bu yıl aday olduğu Tony (Broadway) ödüllerinde 'The Father' ile en iyi erkek tiyatro oyuncusu seçildi. Bu muhteşem gösterinin bitmesine de 3 gün kala son dakika bulduğum bilet bana bulacağım bir hazineden daha değerli geldi inanın. Alzeimer hastası bir babayı canlandırıyordu bu rolünde ama canlandırmıyor yaşıyordu sanki.
Oyun nasıl başladı nasıl gelişti nasıl bağlanıp bitti... İşte bunlar bir sanatçıyı erişilmez kılıyor tahmin ediyorum. Tek bölümlük bu oyunda sahne aralarının seyirciye vuran bölüme göre aynı yanan sahne etrafı ışıkları ve müzik de eklenince harika bir eser çıkıyor ortaya. Mutlak ülkemizde oynanıp seyredilmesi gerekiyor bu sanat şaheserinin.
Bir de çıkışta hem resim çektirip hem 2 laf ettikten sonra kültürün ne kadar önemli bir mevhum olduğunu tattım Lagella'dan. Tebrik üzerine tebrikler ediyorum başta Frank Lagella ve eserde emeği geçen tüm sanatçılara.
ÜNLÜ VE LEZİZ TABAK
O coşku ile çıktığım oyundan Park Avenue üzerinde olan 'Casa Lever'de buldum kendimi. Hele teras açılınca daha da keyifli oldu bu mekan. Hani kapılardan girme ağırlığı yok, gir otur... Ben de onu yaptım. Başarılı işletmeci arkadaşım Talha Tatbak hemen beliriverdi yanımda. 2 dakika oturup gidecektim ama 2 senedir gitmediğim Milano'nun ünlü tabağı 'Vitello Tonato'sunu ikram edince eve gitme planları 1 saat ileri alındı. Tüm menüsü süper olan bu mekanda bu tabağı da tadınca NY'un en iyilerinden olduğu kesinleşti 'Casa Lever'in.
MUHTEŞEM ÖDÜL GECESİ
Geçtiğimiz haftanın en büyük NY eventlerinden biri şüphesiz Broadway gösterilerinin Oscar gecesi olan Tony Ödülleri gecesi idi. Her seferinde bir öncekinden daha başarılı bir gece yaşatan bu gece bu sefer de muhteşemdi. Gecenin sunumunu üstlenen James Corden tüm geceyi en ünlü sanatçılarla harika bir şekilde götürdü. Tiyatro dalında 'The Father'daki rolü ile En İyi Erkek Oyuncu 'Frank Langella' seçilirken En İyi Kadın Oyuncu dalında da yılların Jesssica Lange'ı 'Long Days Journey' ile oynadığı anne rolüyle 'En İy Kadın Oyuncu' dalında bileğinin hakkıyla birinciliği aldıı.
Aday olan gösterilerden birer birer sunulan bölümler harikaydı. Yılbaşına yani Ocak ayına kadar hiç yer kalmayan 'Hamilton' değişik dallarda 11 ödülün sahibi oldu.
Ünlü müzikal 'Operadaki Hayalet' ve son zamanların en iyilerinde 'School of Rocks'ın müzik yazarı Andrew Lllyod Weber, favori sanatçım Cate Winslet, Meg Ryan, Oprah Winfrey... gibi çok ünlüler hem sahnede hem salonda yerlerini aldılar. En ilginç takdimlerden biri de finaldeki idi... Gecenin anonslarını yapan James Corden 'Öyle birini takdim edeceğim ki heyecandan başımıza bir şey gelir diye kapıda cankurtaranlar, doktorlar belkliyor...' derken nefes darlığına karşı küçük makineden hava fışkırttı ağzına...
Gelen sanatçı bunları fazlasıyla hakkeden duayen Barbra Streisand idi.
HER YER CIVIL CIVIL
Ve NY geneli. Bahar-yaz arası ama caddeler kalabalık. Kalabalık ama herkes ayrı ülkeden, ayrı apayrı insanlardan oluşan kalabalık.
Öyle iyi de anlaşıyorlar ki. Herkes birbirinin resimlerini çekiyor.
Herkes restoranlara, mağazalara doluşuyor. Turistik gezi yapan otobüslere bir bakın yeter, rengarenk... Bu ara bir de bale sezonu dolu dizgin devam ediyor. Vitrinler sonbahar sezonuna tamamen geçti. Hafta sonları sadece yabancıları görüyorsunuz. NY'lular yazlıklara veya plajlara atıyorlar kendilerini. Central Park'ı tahmin ediyorsunuz. Yeşillikler üzerinde yaz sezonu başladı bile. Anlayacağınız rengarenk bir NY sezonu başladı bile.