Unutulan acılarımız ve 'en uzun eylül'
Cuntanın cellatları tarafından kurulan idam sehpalarında yitirdiğimiz gençlerin aileleri hala aramızda değil mi? Üzerinden çok mu geçti, 17 yaşındaki çocuğun yaşını büyütüp ilmiği boynuna geçirmelerinin üzerinden. En iğrenç işkencelerin tezgahında aklını yitirenlerin sayısı tahmin edemeyeceğiniz kadar yüksek. Öylesine vahşice bir muameleye maruz kalanlar oldu ki, aralarında hala sokağa çıkma korkusuyla yaşamını sürdürenler, kapısı çalındığında alınmaya geldiğini zannedenler var.
Bir de onların aile ve yakınlarının çektiklerini düşünün... Asılan, işkence gören, sağlığı bozulan ve bir daha kendisinden haber alınamayan insanların yakınları, yüreklerini kavuran bir kor parçasıyla bunlara katlanmak zorunda bırakıldılar.
***
Ve bu acılara maruz kalanlar hala içimizdeler, aramızdalar... Birçoğu o günleri hatırlamayı, konuşmayı istemiyorlar. Örneğin işkence görenler, aynı acıyı hissetmekten çok, insanlık adına duydukları utanç yüzünden başlarına geleni anlatamıyorlar.
Ama tüm bunlar, kayıp bir neslin ardından el sallayarak her şeyi unutmayı gerektirmiyor. Bu tarih de bizim, bu toplum da... Bu yüzden, özellikle kendi geleceğine yön verecek kuşakların yetişmesi için gereken 'toplum bilinci', ancak geçmişin unutulmaması, hatırlatılması ve aktarılmasıyla mümkündür.
***
Bu konuda en büyük sorumluluğun yüklendiği alan ise edebiyat ve sanattır. Ancak ne yazık ki yaşadığımız siyasi olayların sunduğu malzemenin bolluğuna rağmen, bu konuların ele alındığı roman, film, dizi ve oyunlar yeni yeni canlanıyor.
Ve bunlardan biri, Haluk Işık'ın yazdığı 'Yollarda' adlı oyun, İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi Oda Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Önceki gece prömiyerini izlediğim 'Yollarda', 80 darbesinin yaşattığı ruhsal sarsıntıyı iliklerimize işleten bir oyun. Baştan uyarayım, Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş'ın başrolünü üstlendiği ve Doğan Yağcı'nın yönettiği 'Yollarda', özellikle 80'in hışmına uğrayan kesimin yüreğini iki taş arasında öğütülen buğday tanesi gibi sıkıştırıyor.
***
12 Eylül sonrası gözaltına alınan ve kaybolan kocasını ararken aklını yitiren bir kadın, her yıl eylül ayı boyunca yeniden aynı yolculuğu yaşamaktadır. Aklından geçen görüntü ve seslerin dayanılmazlığından ne kadar kurtulmaya çalışsa da eylülün her günü geçmişin yolculuğuna sürüklenmekten kurtulamaz.
Aynı koğuşu paylaştığı diğer akıl hastaları da siyasal nedenlerle çeşitli işkenceler sırasında ruh sağlığını yitirmiştir.
Akıl hastanesindeki bir koğuşta geçen oyunda, Hülya Savaş'ın mükemmel oyunculuğuyla, sizin de ruhsal dengeniz alt üst oluyor. Sarsılıyor, öfkeleniyor, yargılanıyor ve yargılıyorsunuz. 12 Eylül darbesinin nasıl 'yitik' bir nesil yarattığını gerilim yaşayarak hissediyorsunuz.
***
Hülya Savaş'ın gösterdiği olağanüstü performans, her ne kadar izleyicinin ilgisini sürekli canlı tutsa da, oyunun daha iyi bir dramaturjiye ihtiyacı olduğu düşüncesindeyim. Bir kere metnin bana göre mutlaka biraz daha kısaltılması gerekiyor. Tekrarların yapıldığı bölümlerde ve zaman zaman sanki oyunun yazarını dinliyormuşuz izlenimi edindiğimiz yerlerde düzenleme yapılabilir.
'Yollarda', 12 Eylül'ün gerilimini ve unutulmaya yüz tutmuş acı gerçekleri, bizi alt üst edercesine yüzümüze vuruyor. Mutlaka izlenmeli.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kültür Çalıştayı'nda Büyükşehir aciz kaldı (28 Ekim 2009)
- 'Foça Tangosu' ilçenin adını dünyaya duyuracak (23 Ekim 2009)
- La Scala konseri ve bize düşündürttükleri (22 Ekim 2009)
- 'Şerefine İnsanoğlu' lafa boğulmuş bir metin çıktı (21 Ekim 2009)
- Atatürk'le yaşayanların anlattıklarını izleyin (16 Ekim 2009)