Dünkü Sarmaşık'ta, Üçüncü Karsanat Barok Müzik Festivali'nin, Bodrum'un tarihi mekanlarından Mozole'ye nasıl bir ruh ve canlılık getirdiğini anlattım.
Kısaca yinelemek gerekirse, Bodrum Mozole, dünyanın yedi harikasından biri sayılan ve Karya Kralı Mavzolos için karısı Artemisia tarafından yaptırılan anıt mezardan günümüze kalan yıkıntıların bulunduğu alandır. M.Ö. 350 yılında yaptırılan ve boyu 46 metreyi bulan devasa anıt mezar, zaman içinde gerek depremler, gerekse şövalye istilaları ile yıkıntıya dönüşmüş, Mozole'yi süsleyen heykeller ise İngiltere'ye götürülerek Londra British Müzesi'nde sergilenmeye başlanmıştır.
***
Yani dünya harikası bir yapının yıkıntıları arasında bulunan o emsalsiz heykellere bile yabancılar sahip çıkmış. Bize de Bodrum Mozole'den kala kala, geniş bir çukur alanı kapsayan taş, duvar ve sütun kırıntıları kalmış.
Tanrı'ya şükür, en azından o bölge korumaya alınarak açık hava müzesine dönüştürülmüş. Yine de Bodrum'a gelen yabancılar, Karya Kralı Mavzolos'un ruhuna kendilerini yakın hissetmenin büyüsüyle, yüzyıllar öncesindeki anıt mezardan geriye kalan yıkıntıları ilgiyle incelemekten kendini alamıyor.
Ne de olsa Mozole'nin yıkılmasına ve içindeki eserlerin kapışılmasına rağmen, koynunda bir kralın yattığı mezar alanını gezmek yabancılar üzerinde tüyler ürperten bir etkilenim yaratıyor.
***
İşte kurulduğu 2008'den bu yana, Bodrum'un antik mekanlarında festivaller düzenleyen Karya Kültür Sanat Derneği de, kültür varlıklarımızın hatırlanmasına ve daha geniş çevrelerce tanınmasına katkıda bulunuyor.
Opera sanatçılarımızdan Gülderen Erdoğmuş'un başkanlık ettiği dernek, geçtiğimiz yıl Bodrum Kalesi'ni dolduran davetlilerine, Barok müziğinin tınılarıyla tarihi yeniden yaşamanın zevkini tattırmıştı.
O gece, kale duvarlarından Barok dönemine pencereler açan Karya Barok Topluluğu'nun arya ve düetlerini dinleyenler arasında, Almanya'nın en saygın opera dergilerinden Orpheus International'in sanat editörü Eschenbach da vardı.
***
Topluluğun solistleri Gülderen Erdoğmuş (mezzosoprano), Derya Kırcalı Gürlük (soprano), Evrim Keskin (mezzosoprano), Kaan Buldular (kontrtenor) ve Nuri Harun Ateş'in (kontrtenor) performansları kadar, konser mekanının otantik havasından da etkilenen Eschenbach, Almanya'ya dönüşünde Orpheus'un iki sayfasını ayırdığı yazısında sanatçılarımızı ve tarihi kaledeki konseri öve öve bitirememişti.
Tarih, kültür ve Barok'un beşiği Almanya'da yankı uyandıran festivalin ardından, Karya Barok Topluluğu önümüzdeki Ekim ayında Almanya'nın değişik bölgelerindeki 3 şatoda konser vermek üzere bir davet aldı.
***
Bu konserleri organize eden Avrupa Şatolar Birliği'nin gönderdiği davet mektubunda, 'kendilerine tahsis edilen şatoların değerini artırmak için bu tür konserler düzenledikleri' ifadelerinin yer alması dikkat çekici değil mi?
Demek ki yabancılar için, heybeti bile fark edilmeye yetecek kadar görkemli o şatoların değeri, kültür sanat etkinlikleriyle katmerleşiyor.
Ve Karsanat'ın misyonu, Avrupa Şatolar Birliği tarafından öylesine hayret uyandırmış ki, Almanya'daki sarayların duyulması ve değerinin artması adına bizimkileri davet etme gereği duymuşlar.
Sizce, tarihisel değerlerimizin daha geniş çapta ilgi odağı haline gelmesinden sorumlu belediyelerimiz, yabancıların bu vizyonundan bir şeyler kapar mı dersiniz?