Bol mayonezli aşklar
Ne zaman bir arkadaş ziyaretine gitsem ağırlanmak istediğim en güzel bölümdür mutfak. Çoğu hanımlarımızın şikayet etmelerine karşın yine de vazgeçemeyecekleri tek mekandır. Yemek yaparken kafanın dinlendiği, terapisine ihtiyaç duyulan bir kutsama yeridir adeta. En mahrem hikayelerinin paylaşıldığı sır dolu bu dünyanın ana temelinde, kadın bedeninin yaratıcılığındaki gizli donanım yatar.
Her kadın başlı başına ilginç bir hikayedir.
Çünkü asla düz olmayı beceremezler.
Kıvrımları arasında sakladığı binlerce doküman vardır. Anlatılması zor, anlaması çok daha zor olduğu için, erkekleri dünyasında arzulanan vazgeçilmeyen en çokta hırpalanan varlıklardır.
ERKEKLERİ ANLAMAK ZOR
Yine bir öğleden sonrası çok sevdiğim bir arkadaş ziyaretimde teklif ettiğim bir mutfak sohbetinin ilginç konuşmalarından birini yapıyorduk. Konumuz ilişkiler olunca ve üstelik işin içine, bir de aşk girince altından binlerce hikaye sıraya giriveriyor.
Sevgilisinden yeni ayrılmış, burukluğa biraz da öfke karışmış. 'Şu erkekleri anlamak çok zor, tıpkı bozuk bir mayonez gibiler. Ölçüsünü tutturamayınca olmuyor bir türlü" benzetmesi ilginç olsa da "cuk" diye oturmuştu. Aşk, sevgi, hoşlanma, tutku derken aşkı bin bir parçaya bölüp sonra da toparlamaya kalkıyorduk. Parçalayarak birleştirmenin ne kadar sağlıklı olacağı konusunda eminim, hiç kimse doğru cevabı bulamayacaktır. 'Kadınların mı kafası karışık, erkeklerin mi dünyası zor' sorusunun karşılığı asla olmayacak.
Çözümü zor çok yönlü bilmeceler gibi yaşanan ilişkilerin adı nerdeyse yok. Duygusallık, güçlülük ve zayıflık arasında kuramadıkları denge karışıklığını ilişkilerine yansıtıyorlar. Doğdukları anda doğanın yüklediği sorumlulukların altından kalmayı başarmak için naif bedenlerine çok şey kurgulanan kadınlarımızın işi zor aslında.
İKİ TARAF DA SUÇLUYOR
En basitinden başlayalım. Kadınlar yüksek sesle konuşmayı ve sesli düşünmeyi seviyor, erkeklerse her ikisini de içinden yapmayı tercih ediyor. Bu yüzden kadınlar erkekleri "duygusuz bencil yaratıklar" olarak görürken, erkekler de kadınları "sürekli kafa ütüleyen varlıklar " olarak suçluyor.
Kadınlar sezgilerini ve duyularını daha iyi kullanıyorlar. Erkekler akıl ve mantıktan yürümeyi biliyorlar. Kadınlar anne olma içgüdüsüyle bir ilişkinin başında çok hızlı evlilik planları yaparak erkeğin gözünü korkutuyor. Ürken erkek geri çekilmeye ve kendine oksijen alanı yaratmak isterken, kadınların bu konuda fazla aceleci davranmaları, ilişkinin olgunlaşmasına zaman tanımadan ham meyveyi koparma durumu yaratıyor. İlişkinin arasındaki boşlukları anlamsız düşüncelerle doldurmaya çalışırken daha da çıkmaza sürüklüyorlar.
Kadının bitmeyen merak etme durumlarından erkeler çok çabuk sıkılıyor. Çocukluğuna dönüyorlar. Annesinin geçmişteki sürekli kollama duygusunu anımsıyorlar.
İlerleyen zamanlarda hoşlarına gidecekleri bu durumun erken bir programda önlerine gelmesi bir anda panik yaratıyor. Kadın erkek arasındaki sorunların karmaşası biraz da kişilerin rollerine sadık kalmamasından kaynaklanıyor. Partneriniz, size her ne sebepten olursa olsun sert bir tutum sergiliyorsa ve ani çıkışları ilişkinize zarar vermeye başladıysa, ilişkinin derhal bitirilmesi ruhsal ve fiziksel sağlığınız için en makulü olabilir.
'Aşkın gözü kördür' cümlesinin günümüzde geçerliliği yok denecek kadar az. Hatta onların gözleri sonradan hızlıca açılıyor. Güven sorunları ve haksız şüpheler de kırmızı çizgileri oluyor. Yine arkadaşımın benzetmesiyle konuya son noktayı koyalım: Aşkın mayonezi bir kere çözülmesin. Olmayınca olmuyor. Sevgiyle kalın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.