İzmir, denize kıyısı olan bir şehir... Kuzey'den Güney'e kadar uzanan sahil şeridi, dünya üzerinde pek az kente nasip olmuştur.
Mavi ve yeşilin birbirine geçtiğini bu tabiatı yaşamak da önemlidir oysa...
Sadece bakmak değil, yaşamak da gerekir.
Üstelik bu sıcak yaz günlerinde...
***
Hatırlıyorum da, çocukluğumda bize en yakın, girilebilecek deniz, İnciraltı'ydı, biraz da Güzelbahçe, Kilizman civarı...
Günümüz ulaşım koşullarıyla bu çok yakın üç beldeye, geçmişte uzak ve meşakkatli bir yolculuk sonucu ulaşabiliyorduk.
Çeşme'ye, Foça'ya, Urla'ya gitmek ise, günün yarısını bitirmek demekti.
Bu yüzden geçmiş kuşaklar, çok az yararlandı denizden... Uzaklıktan, üşengeçlikten vs.
Nedeni çok.
***
Ama günümüzde, bu sorun çözüldü, hele İZBAN ya da Metro ile sorun yok gibi...
En azından bunu ben yaşadım birkaç kez. Karşıyaka'daki evimden çıkıp Foça'ya ulaşmam, yarım saatimi aldı, belki biraz daha fazla...
Ama hepsi o kadar, İZBAN ve otobüs entegrasyonu çok iyi çalışıyor. Bu yüzden metrodan iner inmez otobüs karşında...
Sistem çok iyi oturtulmuş...
Keza Aliağa'ya, Gümüldür'e kısa sürede ulaşman mümkün... Bu yaz sıcağında, klimalı toplu taşıma araçlarıyla tabii...
Gelecekte metro, Fahrettin Altay'a ulaşma başarısını gösterirse (!) aynı şey, Urla ya da Çeşme içinde söz konusu olacak.
İZBAN'la hem rahat hem de konforlu...
Yani denize en kolay ulaşımın adresi olacak İzmir... Ve bu da, Türkiye'deki diğer metropoller arasından zirveye çıkaracak İzmir'i...
Sözün özü, İzmir, denize ulaşmada da avantaj demek.
GÜNÜN SÖZÜ
Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.
Oscar Wilde
Ramazan ayını özgür yaşamak
Ramazan, kutsal bir ay biz Müslümanlar için... Dinimizin gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz hepimiz...
Şimdi içindeyiz bu özel günlerin...
Kimi bu derin yaz sıcağında ve bu en uzun günlerde eksiksiz yerine getiriyor dini görevini, kimi ara ara tutuyor orucunu... Kimisi de dayanamıyor sıcağa, çeşitli nedenlerle yapamıyor görevini...
Ancak şuna eminim, herkes bir şekilde oruç tutmaya çabalıyor, bu da bir gerçek...
Tutamasa da, tutana saygı gösteriyor. Bizi biz yapan özelliklerden en önemlisi de bu olsa gerek...
Çünkü, kimse kimseyi zorlamıyor. İzmir'de yaşayanlar, her bilinçli insan gibi, biliyor ki, oruç tutmak, sadece Allah'a karşı bir görev...
Herkes bundan "bireysel" biçimde sorumlu... Kişiye ya da topluma göre değişmiyor bu dini kural.
Zorlama yok, aşağılama yok, dayatma yok.
Yani, her şey, laik bir devlet yapısında olması gerektiği gibi...
En mükemmel din olan İslamiyeti, yobazlığın, gericiliğin, fitnenin pençesine sokmadan, bilinçli yaşamak özeti.
Ne de güzel düşünmüş yüce Atatürk.
Bugün, Arap ükelerinden daha çağdaş, daha güçlü, daha yürekli bir Türkiye varsa yeryüzünde, nedeni, onun attığı temellerdir.
Yaşadıklarımız bunu doğruluyor.