İzmir değişim sancısı yaşıyor
"Kuşaklar arasında uçurum varsa, toplumsal gelişim durmuş, bireysel çıkar tavan yapmıştır..." Nicedir bu söz yankılanıp duruyor beynimde; ötesinde bunun işaretleri de var...
Anne-baba ile çocukları arasındaki iletişim, saygı diliyle değil maddi çıkarlar üzerine oturmuşsa; geçmişte kaybedeni sahneden silen siyaset günümüzde baştacı yapıyorsa; komşusu aç iken tok yatanlar nüfusun artık büyük bir bölümünü kapsıyorsa...
Üstelik, ülkenin bir bölümü yangın yeriyken, 'aman bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' zihniyeti "son moda" olmuşsa; otobüse bindiğinde rastladığın arkadaşına bile yüz çevirdiğin çok olmuşsa" bir bencillik sarmalına girdiğimizin resmidir...
YAŞAM KALİTESİ
Örneğin, yaşam kalitemiz...
Dikkat edin, insanlar artık 3-5 katlı apartmanlarda değil, her etkinliğe sahip havuzlu 10-20 bloklu sitelerde yaşamayı tercih ediyor.
Bu tercihin nedeni, bireysellik... Çünkü bu sitelerde kimse, diğerini görmüyor.
Herkes birbirine yabancı... Dahası inşaat sektörü de, toplumu bu sisteme yönlendiriyor.
Bu durum sadece Türkiye'ye özgü değil, dünyada trend böyle.... Yalnız insan yığınları çoğalıyor, bireysellik artıyor, "toplumu düşünme" ancak kişisel çıkar söz konusu olunca gündeme geliyor.
Kimsede para da yok. En yakın arkadaşının bile cebi delik... Çünkü daha maaşı yatar yatmaz, banka el koymuştur bile...
Alışveriş çılgınlığı ve daha konforlu yaşamak için olmayan paraya atılan imzalar, insanları cinnet noktasına getirdi.
Bu yüzden bankalar ve tefeciler zirve yapmış durumda...
KENT MİMARİSİ
Örneğin, kent mimarisi...
İzmir, bir süredir gecekondu sarmalından çıkma savaşı veriyor. Örneğin Bayraklı bölgesinde bir hareketlilik var, art arda gökdelenler yükseliyor. Burası İzmir'in farkı olacak...
Gecekondular, kötü, çirkin ve kayıtsız bir şekilde abanmıştı kentin üzerine... Yıllardır süregelen ve günümüzde de gücünü koruyan bir yaşam biçimi bu...
Yüzünü Batı'ya dönmüş bir büyük kente ihanetti aslında...
Devletin "Kent yenileme" projesine ayak diretmenin, yıllar önce hiçbir bedel ödemeden "bedava" kaptığı arsayı, kentin kimliğine zarar vermesine karşın, değiştirmeme, yıktırmama aymazlığıydı bu...
Hele bir de bunlara siyasetçiler destek verince, iş kural tanımazlığa kadar gidiyordu. Çünkü yaşadığı kenti, çevreyi, insanlığa verdiği zararı hiç düşünen yok...
Varsa yoksa kendi çıkarı.
Oysa, bu konuya hakim olması gereken İzmir Büyükşehir Belediyesi... Bunları önlemek bu birimin görevi...
"Kent yenileme projesine" omuz vermek onun ödevi...
Oysa yasa çıktığından bu yana bir oyalama taktiğidir gidiyor. Karşıyaka Örnekköy'de bir hareketlenme var, derme çatma yapılar da yükselmeye devam ediyor.
İNSAN KALİTESİ
Örneğin insan kalitemiz...
Kaba, önyargılı, kavgaya hazır, kadın özgürlüğüne tahammül edemeyen, tartışmayı hep kendisi kazansın isteyen, fikirlerini çevreye zorla kabul ettirmeye çalışan, dedikoducu, tuttuğu takım yanlış yapsa, iflas durumuna bile gelse, "olsun, o şampiyonlukları nasıl kazanırdık" diye boşa hava atmayı seven, şiddete meyilli, kimseye güvenmeyen, şüpheyle bakan, yeni fikirlere kapalı, cebi para gördüğünde kendini dünyanın merkezi sayan, anında arkadaşını satan, saygısız, ödlek tipler gün geçtikçe çoğalıyor.
Maddi ve manevi çaresizlik, insanda kaliteyi de düşürdü ne yazık ki..
Böyle acımasız bir yargıya varmak, beni inanılmaz üzüyor ama gözlemlerim beni yanıltmaz.
Bence siz de şöyle bir bakın çevrenize, göreceksiniz...
Eskiden insanlarımız konuksever, yardımsever, iyiliksever, anlayan, dinleyendi.
Dedikodudan nefret eder, aksine nasihat ederdi...
Üstelik korkmazdı, yılmazdı, yardıma koşardı. İyiyi, doğruyu, güzeli, saygıyı benimserdi, önerirdi. Hala o güzel insanlardan var.. Ama o kadar az ki.
***
Sözün özü, İzmir'de değişimin mimarı insan kalitemiz olacak. Sorumluluk alan İzmirli, kentiyle gurur duyacak girişimlerde de yerini alacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.