Sanat bir ülkenin geleceği, ışığıdır.
Bu nedenle gelişmiş ülkeler, sanatsal etkinliklere daha fazla yer verip hem turizme kapı açar hem de toplumsal gelişimin önderleri arasında yer alırlar.
Bunu anlamak için marka olan şehirlerin, aslında nereden "güç aldıklarına" bakmak yeterli bir çabadır aslında...
Bu şifre, sanat...
Yurt dışına çıktığınızda, mesela Viyana'ya gittiğinizde aklınıza gelen ilk şey, klasik müzik konserleridir.
Bu nedenle, kentte her hafta farklı salonlarda konserler düzenlenir.
Turla yurt dışına çıkanlar bilir, programda mutlaka bir konser vardır. Hatta sadece bu özel gecelere tanık olmak için, kıtalar aşıp gelenlere de çok sık rastlanır.
Ülkemiz ve bölgemizin cennet köşelerinden Bodrum'da, son yıllarda sadece deniz, güneş ve kum üçlüsünün dışına çıkan bir turistik seçenek dikkat çekmeye başladı;
Bodrum Oda Orkestrası konserleri...
Tanınmış müzik insanı, kontrbas sanatçısı Numan Pekdemir ve bir avuç sanatçı arkadaşının yoğun çabaları sonucunda 10 yıl önce hayata geçen orkestra, bugün kentin simgesi olmuş durumda...
Bunu hissetmek için, bir konserini bile izlemiş olmak yeterli bence...
İNANILMAZ İŞBİRLİĞİ
Sevgili Numan Bey'in organizasyonunda, orkestranın hemen her yıl eylül ayında verdiği konserlerden birine bu kez ben de tanık oldum, önceki akşam orkestranın 10. kuruluş yıldönümü onuruna gerçekleşen 'Üç Tenor' resitaline...
Bodrum Antik Tiyatro'daki konser tek kelimeyle, enfesti. Antonio Pirolli'nin yönettiği konserde, birbirinden özel eserler yorumlandı.
Orkestra üyeleri tam bir müzikal disiplin içinde hiç aksamadı. Ülkemizin yetiştirdiği üç müthiş ses, üç özel tenor, Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar'ın orkestrayla uyumu ve yorum performansı üst düzeydi.
İşin asıl enteresan tarafı ise, Türk ve yabancı bestecilerin eserlerinin aynı konserde yer almasıydı, hatta bir Türk Sanat Müziği eseri öyle güzel yansıdı ki sahneye, büyülenen izleyici eşlik etti sanatçılara...
HALK KOROSU
Ortaya inanılmaz bir koro çıktı. Bir de bunlara türkülerimiz eklenince, zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık.
Rossini'nin Sevil Berberi Operası üvertüründen, "Kalbe dolan o ilk bakış"a geçince insan, müthiş bir keyif alıyor. Bir valsin arkasından da "İzmir'in Kavakları" gelince kaptırıyorsun kendini notaların büyüsüne...
Müziğin o inanılmaz işbirliğine...
İşin en keyifli yanlarından biri de, antik tiyatroyu hıncahınç dolduran izleyicilerin yarısına yakınının yabancı turistlerden oluşmasıydı.
Onlar da bizlerle birlikte söyledi, eğlendi, sanatçıları destekledi.
Çünkü müzikte ayırım yoktu, ortak değerdi.
Numan Pekdemir ve "En büyük projem" dediği Bodrum Oda Orkestrası, Bodrum sıcağına renk ve ahenk katıyor.
Turizme yeni bir kapı açıyor.
Bence bu orkestra, "senfoni"yle büyümeyi de hak ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, başta Bodrum Belediyesi ile yerel yönetimler olmak üzere sponsorlar desteğini bu orkestradan hiç çekmemeli...
İlk günden bugüne sanatçı ve besteci desteğini esirgemeyen İzmir Devlet Senfoni Orkestrası da...
Bir izlemimi daha aktarmadan geçemem: Sanatçılardan sonra en büyük alkışı kim aldı diye sorarsanız, sponsorlar derim...
Halk, böyle özel bir konserde elini taşın altına koyanları unutmuyor. Hangi sponsor temsilcisi sahneye çıksa, "Bravo size" sesleri yükseldi.
Orkestrayı 10 yılda büyüten, bunun için olağanüstü çaba gösteren Numan Pekdemir ve sanatsever dostlarını tekrar tebrik ediyorum.
Ülkemize inanılmaz bir değer kattıkları için...