Yanlışa yanlış diyebilmek
Şu herkesin kullandığı mesajlaşma grupları nasıl da tehlikeli olabiliyor...
Öğrenci, arkadaş gruplarından tutun da veli hatta öğretmen gruplarına kadar... Sanki söylenen sözlerin muhatabı ya da muhatapların kırılacak kalbi yokmuşçasına fütursuzca sarf edilen kelimelerde elbette tehlike. Tıpkı sosyal medyada olduğu gibi... Hızla gelişen teknolojye uyum malumunuz olduğu üzere sadece onu kullanabilmekle olmuyor yani... Doğru kullanabimek, olası etki ve tepkileri de görebilmeyi öğrenmek gerekiyor.
Haberleşmeyi ya da haberdar olmayı kolaylaştıran bu gruplar canavarlar da yaratabiliyor yani. Belki de sırf bu yüzden bile olsa yüz yüze görüşmeler ihmal edilmemeli... İletişim ve nezaket kurallarının insan olan her yerde geçerli olduğu defalarca vurgulanmalı.
İhtiyacımız gün geçtikçe artıyor çünkü bu kurallara. Bunu bir kere daha yaşayarak gördük biz de geçtiğimiz günlerde.
MESAJ GRUPLARI
Okul arkadaşlarının oluşturduğu malum mesajlaşma gruplarından birine dahil oğlum. Ödev vs paylaşıp sohbet de ettikleri... Okul dışı iletişimlerini de güçlendirir diye düşünmüştüm. Nitekim çok güzel paylaşımları oldu çocukların bu grupta... Bunu biliyorum çünkü, sanal ortamda 11 yaşında başıboş bırakılmalarını doğru bulmadığım için yazışmaları kontrol ettim ara ara...
Üçgün önce ise oğlum toplu bir lince uğradı okul grubu tarafından. Bildiğiniz sanal zorbalığa yani. Bir saat, iki saat, beş saat sürmedi, tam 48 saat devam etti bu zorbalık. Oğlum perişan, biz çaresiz... En yakın gördüğü arkadaşları bile grup psikolojisi ile saldırıyorlardı.
İnanamayacağınız hakaretler, iftiralar, küfürler, diğerlerine de bu şekilde davranmaları için yapılan baskılar bir türlü bitmedi. Bitecek diye beklerken, 3. günün sabahı da ,uyanır uyanmaz mesaj atan çocukları görünce, olayı sürekli ateşleyen çocuğun annesini arama gereği duydum. Bu zorbalığın okul ortamına taşınmasından da korkmuştum.
Çocuktu hepsi, hatalar yapa yapa doğruyu öğreneceklerdi...Tabi ki doğru yolu gösterdiğimizde... Bu düşünceyle anneyi aradığımda iki gün boyunca sanal ortamda maruz kalınan zorbalıktan daha çok ne üzdü biliyor musunuz?
O annenin tepkisi. Çocuklara müdahalenin doğru olmadığından konuya girip, bana ders niteliğinde tavsiyelerde bile bulundu. Doğru yaptığından o kadar emindi ki... Oğlunun bütün sınıfı yönlendirerek çektirdiği acı bile umurunda değildi...Bunu özgürlük alanları gibi görüyor, o sınırların çoktan aşıldığını göz ardı ediyordu.
EĞİTİMİN ÖNCELİĞİ
Öncelikli yapmamız gerekenin iyi insan yetiştirmek olduğuna, gerisinin zaten geleceğine inandığım meslek yaşamımda annelerin bizzat buna engel olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Bu üzücüydü ama tesellisi ise iyiliği isteyen bunun için çabalayan annelerin çoğunlukta olmasıydı. Ve bu ikinci gruptaki anneler hepimizin çocuklarının hataları olacağını bilip bunu sevgiyle kabul etmeyi seçenler oldu hep...
Sonuçta hata varsa düzeltmek için fırsatımız da olacak. Hatanın hata olduğunu kabul ettiğimiz sürece tabi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.