Çuvaldız ve teşekkür
Daha önceki yazılarımda değindim, her platformda da söyleniyor, hızlı bir değişim sürecindeyiz. Şu ara her ne kadar kovid 19'a odaklansak da, büyük bir değişimin eşiğinde hatta içindeyiz. Elbette bu değişim eğitim alanında da kendini gösteriyor. Mesela hem özel hem de resmi okullarda son iki haftadır ezber bozuldu.
Çok iyi sandığımız ismi büyük okulların süreci yönetemeyip sınıfta kaldıklarına şahit oluyoruz. Ya da tam tersi, adı sanı duyulmamış okullar harika işler çıkarıyor... Şimdiden başka okulların online eğitimlerine katılan öğrencilerimizi duyuyoruz. Belli ki bu süreci öğrenciler de yönlendirecekler. Kendini geliştiren, bilişim çağına uygun, vizyoner öğretmen ve yönetici kovid19'lu günlerde bir değil yüzlerce adım önde şimdiden. Süreç değişse de değişmeyen tek unsur mesleğe dolayısıyla insana duyulan sevginin önemi.
Ekran arkasından da olsa mink kalplere dokunamayan maalesef öğretmenlik yapmış olmuyor.
İLETİŞİM HEP ÖNEMLİ
Öğretmenlerin en önemli ve güçlü olması gereken yanlarından biri hiç kuşkusuz doğru iletişim yeteneği... İletişiminizin gücü kadar öğretebiliyorsunuz. Daha da önemlisi kalplere girebiliyorsunuz. İşte bu yüzdendir ki, alim de olsanız iletişiminiz zayıfsa iyi bir öğretmen olamiyorsunuz. Doğru iletişim de yaş grubuna ve seviyeye uygun etkileşim kurmakla sağlanıyor elbette. Ama hepsinden önemlisi mesleğini sevmekle.
Tıpkı sosyal medyanın gündemine oturan İngilizce öğretmeni gibi. Mimikleri ve mesleğine duyduğu aşk ile sadece öğrencilerin değil hepimizin kalbine girdi değerli öğretmenimiz.
TEŞEKKÜRLER ÖGRETMENİM
Ne mutlu ki, öğretmenlerimizin birçoğu özverili çalışmaları ile insanlığa olan umudumuzu arttırdılar... Evlere okulları sığdırdılar...
Buzdolapları, çamaşır makinaları, kapılar tahta oldu... Camlara asılan beyaz kağıtlardan anlatıldı dersler... Ödev kontrolleri titizlikle yapıldı... İşini severek yapan öğretmen, tüm engelleri aşarak öğrencisine ulaştı. Bahaneleri geçersiz kıldı.
Öyle çok örnek var ki:
Mesela İzmir Balçova'da 2 yaşında ikizleri ve dört yaşında bir çocuğu daha olan öğretmenim evde üç küçük evladına rağmen online derslerini aksatmıyor.
Karabağlar'daki İngilizce öğretmeni arkadaşım da evdeki ağır yüküne rağmen, 'öğrencilerim ile buluşuyor olmak beni dinlendiriyor' diyor.
Menemen'deki bir başka öğretmen, internet bağlantısı olmayan öğrencisi için girişimde bulunuyor.
İçimizi ısıtan örnekleri bu köşeye sığdırmak mümkün değil elbette..
Öğretmenlik, mesleği yüreğinde hissedenlerin elinde daha da güzelleşiyor özetle.
Öğrencilerini düşündükleri kadar, yaşlılarımıza da sosyal yardımda en ön saflarda yer aldı öğretmenlerimiz. Yetmedi sokak hayvanlarını da düşündüler. Kendi evlerinde sağlık çalışanlarımız için de maske, tıbbi önlük ve siperlik ürettiler, üretiyorlar..
Bir kez daha gördük ki, öğretmenlik meslek değil gönül işi yani.
Maalesef az da olsa işini sadece meslek olarak görenlerle de karşılaştık bu süreçte.
Okul müdürlerini hedef gösteren, bahaneler üretenlerle yani... Neyse ki istatistiki olarak dikkate alınmayacak kadar az sayıları...
Halbuki okul müdürlerimiz de bu dönemde özveriyle çalışıp, eğitimin sürekliliğini sağlamak için imkanlar sağlamaya uğraştılar.
Bu sürecin kahramanlarındandır yani okul yöneticilerimiz. Bu süreci doğru okuyabilen idarecilerimiz hızlı hareket edebildiler ve öğrencileri yalnız bırakmadılar. Yürekleri ısıtan öğretmen ve öğretmenliğini hep önceleyen yöneticilerimize sonsuz teşekkürler, herkese sağlıklı günler dileklerimle...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.