Kardeşlik ve Kudüs
Kudüs'te kakuleli kahve içmek için ücreti ödedik ve sonrasında kahve hazırlanırken sohbete başladık. Türk olduğumuzu öğrenen esnafın sıcaklığını hissetmemek mümkün değildi. Sonrasında kahve ile birlikte zorla paramızı iade edişine engel olamadık. "Biz kardeşiz" diyordu paramızı geri verip kahveyi ikram ederken...
GÜVEN DUYGUSU
Güvenmek istiyoruz. Ve tabi güvenilmek.
Güvendiklerimizle yol almak, geri dönüp sorgulamak zorunda hissetmemek... Emin olmak yani... Kendinden emin olduğumuz kişileri istiyoruz hayatlarımızda. Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan. Güven duygusu hayatımızdaki en temel ihtiyaçlardan belki de. Birine güvenmek, güvenilmek insan olduğumuzu hissettiren en güzel duygulardan olmalı, beraberinde kardeşlik duygusunu da pekiştiren... Kardeşlik ise ilk olarak paylaşımı getirmekte akıllara... Mutluluğu, huzuru, yeri geldiğinde derdi, sıkıntıyı...
Aynı zamanda birlikte ortak amaçlarla hareket edebilmektir kardeşlik. Kendi için istediğini kardeşi için de istemektir.
Kardeşlik duygusu ise kan bağı ile oluşmaz sadece... Öyle büyük dostluklar, bağlılıklar ve fedakarlıklar oluştuğunda 'kardeşten bile öte' deyiveririz. Kardeşlik bildiğimiz en büyük bağlardandır çünkü... Ortak ülküler, benzerlikler, inançlar veya dertler yakınlaştırıverir karşımızdakine. Hiç kopmayacağını düşündüğümüz bağlar kurulur. Bu bağlar sayesinde hissederiz en çok insanlığımızı.
Biliriz ki insan insanın yuvasıdır. Birlik olmanın keyfini bir kere tattık mı, ikilik en büyük korkularımızdan olur.
EVİNİZE HOŞ GELDİNİZ
Kaldı mı öyle kardeşlikler demeyin. Geçen hafta Kudüs'teydim, Filistinli kardeşlerimizin bizlerle konuşurken gözlerindeki pırıltılarında, cümlelerindeki ahenkte ve "Evinize hoş geldiniz" derken titreyen ses tonlarında vardı o kardeşlik. Mescid-i Aksa'da Türk olduğumuzu öğrendiklerinde bize sarılan kollarda...
Evlerine davet eden Filistinli kadınların ikram ettikleri çaylarında. Kurdukları sevgi dolu cümlelerde... Kalpten gelen o sevginin bizleri sarıp sarmalayan sıcaklığında...
Kardeşlik duygusu onların dertleri ile dertlenmeyi de getiriyor elbette beraberinde...
İşgal altında yaşanan zulümlere tanıklık etmenin bile ağır geldiği Kudüs'te, kardeşlerimizin yaşadıkları yüreğimizi acıtıyor. Acıtıyor ama diğer yandan yarınlara olan umutları da mutlu ediyor. Sözün özü, kardeşlerimiz Kudüs'te bizleri bekler... Evinizi boş bırakmayın diyorlar. Mescid-i Aksa'da duyulan Türkçe kelimeler ayrı mutluluk yaşatıyor hepsine.
Yalnız olmadıklarını biliyorlar, görüyorlar.
BÜYÜK BİR SEVGİ SELİ
Peygamberimizin mutlaka gidin, gidemiyorsanız kandillerine yağ gönderin dediği Mescid-i Aksa, ziyaretlerimiz ve dualarımız ile yüreğimizdeki yerini daha da sağlamlaştıracak.
Güvenilmek en güçlü bağ kurduran hislerden olmalı. Türkiye'ye Türklere olan güven ise büyük bir sevgi seline dönüşmüş Kudüs'te.
Peygamberimizin miraca yükseldiği muallak taşının altında Sezai Karakoç'un sözleri geliyor insanın aklına: 'Gökte yapılıp yere indirilen şehir... ' Anneleri de gördük Kudüs'te... Gelecekleri için mücadeleden vazgeçmeyenleri ve asla vazgeçmeyecek olanları... Gördük ve hayranlık duyduk...
Kardeşlerimizden ayrılırken kendimizden ve onlardan emin şu dizeler yankılanıyordu kulaklarımızda:
Ey Kudüs, Ey Kentim Ey Kudüs, Ey Sevgilim, Yarın çiçek açacak limon ağaçları Açılıyor yeşil sümbüller zeytinler Gülüyor gözler Dönüyor giden güvercinler gene Tertemiz mavi göklere...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.