İnanmışlarla yola çıkılır, ikna edilmişlerle değil demişti İsmet Özel.
Bazen bir kişiye, bazen bir hayale bazen doğru bildiklerimize bazen de hepsine birden inanarak yola çıkarız.
İnandığımız yolda yürümenin onuruyla engelleri aşmak da zor gelmez, motivasyon içseldir çünkü. İnanmak ile ikna edilmek arasındaki fark da buradadır.
İnanmak, birini ya da bir şeyi anlamaya çalışmak demektir. İnandırmada anlamaya dayalı bir kabullenme vardır.
Bu yüzden gönül kadar akıldan da alır gücünü. İkna etmekte ise birini bir şeye inandırmaya çalışırken zorlamak vardır.
İkna edilmiş kişide motivasyon olsa bile dıştandır...
İkna etmek bazen duygusal manipülasyon şekline de dönüşebilir. Karşınızdaki kişi üstünlük kaygısı ile üzerinizde güç kurma derdinde ise, sizin ihtiyaçlarınızı ve hatta düşüncelerinizi bile önemsizleştirerek kendi isteklerini kabul ettirir.
Böyle bir durumda inanmadığınız, ikna edilmediğiniz bir durumun içinde hayır diyemiyorken bulabilirsiniz kendinizi...
İnanmadığım hiçbir şeyi yaşamım boyunca yapmadım, yapmam diyebilmek sağlam bir duruş ve karakter gerektirir.
Eğer bu cümleyi kurabiliyorsanız haklı gururunuzu da yaşayabilirsiniz. Yollar inanmış gibi görünen bunca kişiyle doluyken sadece sizinle yola çıkılır, size güvenilir, size inanılır çünkü.
SİLAHINI KULLANMAZ
İnanmış kişi manipülasyona gelmediği gibi, manipüle de etmez. Çünkü menfaatleri doğrultusunda kurnazlık yapmanın, sömürmenin ya da aldatmanın faydası olmayacağını bilir. Düşünce değiştirmek için manipülasyon silahını kullanmaz yani.
Bu silahı kullanmanın ise çeşitli yöntemleri vardır. Bu yöntemleri tanımak, manipülasyondan koruyacak bir çoğumuzu... Kimi yöntemler oldukça pozitiftir. Size yapılan iltifatlar ile gösterilen güler yüzle, hatta dilenen özürler ile bile manipüle ediliyor olabilirsiniz.
Bu noktada, yapmak istemediğiniz bir durum içinde olup olmadığınızı fark etmelisiniz. Kimi zaman da negatif yöntemler kullanılır: Bağırma, azarlama, iletişimi kesmek, ağlamak veya hakaret etmek gibi. Bir çok yolu daha var manipüle etmenin. Mesela, yanlış bilgi ile de kitleler yönlendirilebilir. Sosyal medyada pek çok örneğini gördük ve yaşadık maalesef. Kişisel olarak da doğru bilgiye yanlış yorum katarak veya konuyu değiştirerek, şaşırtarak manipüle ediliyor olmamız mümkün.
HANGİ TARAFTASINIZ?
Manipülatif kişiyi nasıl tanırız peki?
Bu kişiler genellikle rahat olacağı kendi mekanlarını tercih ederler. İlk konuşan olmak istemezler. En belirgin özellikleri, çok rahat yalan söyleyebilmeleridir.
Şiddet gösterebileceklerini ise söylemeye bile gerek yok. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunamadığımız, tek taraflı amaç ve menfaatin olduğu ilişkilerin sağlıksız olduğunu aklımızdan çıkarmamak gerekir. Söyledikleriniz çarpıtılıyor, suçluluk hissine maruz bırakılıyorsanız, karşınızdaki haksızken bile sesini yükseltiyorsa, sizin duygularınızı ve ihtiyaçlarınız önemsizleştirip kendi yaşantısını sürekli dramatize ediyorsa büyük ihtimalle manipülasyona maruz kalıyorsunuz.
Manipulasyona uğrayan kişi ise, sürekli suçlu, keyifsiz, değersiz hisseder ve karar vermekte güçlük yaşar...
Öyleyse acıtacak ve yüzümüze çarpacak soruyu sormalı: Hem evde hem okulda çocukları manipüle ediyor muyuz? Ya da niyetimiz iyi dahi olsa suçluluk duygularına boğup değersiz mi hissettiriyoruz onları? Yaptığımız kötülüğün farkında mıyız? İnanmak, sevgi ve ümit ile birlikte olur. Öyleyse vereceğimiz sevgi ile çocuklarımızın ümitlerini beslemek yapacağımız en doğru davranış şekli olacaktır. Bu şekilde inanmadığı hiçbir işi yapmayan sağlam duruşlu, ilkeli çocuklar yetiştirebileceğiz.