Hayatın türlü zorlukları var... Her yaşta... Çocuklarla yetişkinlerin yaşadığı zorlukların sebepleri birbirinden çok farklı olsa da kişide yarattığı sıkıntılar yakın. Yine her yaşta yıkılmadan ayakta kalıp, amaçlarımız doğrultusunda devam edebilmenin şartı o zorluklar karşısında direnç gösterebilmek ve onlarla baş edebilmek. Yani, hayatta kaçınılmaz olarak yaşanacak zorluklar karşısında çocuğun dayanıklılığını arttırmak; onun gelişimini tamamlamaya da yardımcı olacak. Bu yüzden, çocuklara dayanıklılık kazandırabilmek, belki de en önemli amaçlarımız arasında yer almalı. Biliyoruz ki, pes etmeyenler; kendine ve değerlerine güvenen bireyler kazanıyor bu hayatta.
Bu kazanım ise, önce ailede başlayacak sonra da okullarda.
ŞARTA BAĞLI SEVGİLER
Yaz tatili bunun için fırsat olarak kabul edilebilir. Bu tatilde onlara kırılganlıktan dayanıklılığa doğru yol aldırabiliriz.
Bunun için, öncelikle çocuk her durumda sevildiğini bilmeli. Sevildiğini bilen çocuk hatalarını içselleştirmeyecek, bu da hayatı ile ilgili yaşına uygun inisiyatif almasını kolaylaştıracak.
Sorumluluklarını daha kolay yerine getirecek, hatta yeni sorumluluklar almasını sağlayacak. Tam bu noktada sorumluluk vermenin önemini de hatırlatmalı...
Sevilmesinin şarta bağlı olduğuna inanan çocuk, hata yapmaktan korkacak, hata yapmamak için belki de hiçbir şey yapmamayı tercih edecek.
Kırılganlığı, onu, zorluklar karşısında daha dayanıksız hale getirecek.
POZİTİF BAKIŞ AÇISI
Dayanıklılık için gerekli koşullardan biri de, evde şartsız sevildiğini hisseden çocuğun, ev dışından da güveneceği bir büyüğünün olması. Her sorununu ailesi ile konuşabileceğini mutlaka bilmeli.
Ailenin pozitif bakış açısına sahip olması hem çocuğun kolaylıkla ailesine açılmasını sağlayacak hem de çocukta her sorunun çözülebileceğine dair inanç geliştirmeye yardımcı olacaktır. Ayrıca ailenin yaşadığı günlük zorluklara ve çözüm sürecine yaş grubuna uygun olarak çocuğu dahil etmek de bu bakış açısına katkı sağlayacaktır. Dayanıklılığı arttırmanın bir diğer yolu da çocukta mizah anlayışını geliştirmekten geçiyor.
MİZAH KALİTE KATAR
Her şeyin çok da ciddi olmadığını bazen hatırlamak gerekiyor. Elbette yaptığınız işte ciddiyet olmalı... Ancak, başkaları ne düşünür gibi gereksiz kaygılardan kurtulmanın en eğlenceli ve kolay yolunun da mizah olduğunu unutmamalı. Ayrıca sağlıklı bir mizah anlayışı, diğer insanların tepkilerini yanlış anlamayı da engelleyecek, kolay ve sağlıklı iletişim kurmanın yolunu açacaktır. Yapılan hataları büyütüp, kendimize haksızlık etmemeyi de sağlayacak mizah. Zira, zaman gereksiz kaygı ve hayıflanmalara harcanacak kadar çok değil, malumunuz... Sonuçta, hiç kimse mükemmel değil ve anımızı en kaliteli şekilde değerlendirmek zorundayız. Mizah, olumlu kişilik özelliklerini geliştirmede önemli bir araç. Bu bağlamda 'Mizah hayatımıza kalite katar' dediğimizde, çok da abartmış olmayız sanırım.
KEYİFLE YOLA DEVAM
Toparlayacak olursak, çocuk sırtını sağlam hissedip yola çıktığında hata yapsa da, bu hatalarından ders çıkarıp keyifle yola devam edebilmeli. Bunun içinse, kendine saygı duymalı; işini ciddiyetle yapabilmeli; gerektiğinde de kendini mizah konusu yapabilmeli...
Ve tabi tüm bunların sonucunda kendi yapabileceklerinin sınırlarını bilen çocuk, gereksiz risklere de girmemeli...
Dayanıklılığını arttırdığımız çocuklar elbette ki hayatta en başarılılar arasında olacak. Evet, kadar hayır da diyebilecek.
Muhteşem manzarayı görmek için dağın zirvesine tırmanabilenler elbette, bu çocuklar olacak. En önemlisi bu çocuklar, hep bilecekler ki her fırtınanın sonunda bahar gelecek...
Öyleyse, çok sevdiğimiz çocuklarımızın başa çıkma yeteneklerini geliştirmek için onlara bu tatilde sorumluluk vererek, başardıklarında takdir ederek, hata yaptıklarında içselleştirmemelerini sağlayarak, her durumda bize güvenebileceklerini vurgulayarak, kendilerine ve başkalarına inanmalarını sağlayarak işe başlayalım.