Bir köyde öğretmenlik yapan Hasan Hoca sabırlı, bilgili ama biraz da sert mizaçlı olarak bilinirmiş. Köylüler öğretmene çok güvenir, onu çok severlermiş.
Günlerden bir gün, köyün en yaramaz çocuğu olan Ali, annesi tarafından okula yazdırılırken kadıncağız mahcup bir ifadeyle öğretmenin karşısına çıkmış:
- Hocam demiş, Ali çok hareketli, çok yaramaz bir çocuk. Ama kalbi tertemizdir. Size emanet. Siz bu işin uzmanısınız. Sizden tek ricam var, lütfen içindeki iyiliği de görün.
- Hasan Hoca önce sınıf başkanı yapmış Ali'yi. Ali okul birincisi olarak okulu bitirmiş. Yıllar sonra artık bir doktor olan Ali, öğretmenini görünce koşup, ellerine sarılmış.
- Hocam, herkes sizden çekinirdi ama siz bir kere bile bana sesinizi yükseltmediniz, neden?
- Öğretmenin cevabı yüreklere dokunan cinsten olmuş:
- Çünkü annen seni bana emanet etti. Emanete ihanet edemezdim demiş.
GÜVEN ORTAMININ ÖNEMİ
Çocuklarımızı, en değerlilerimizi öğretmenlere emanet ediyoruz. Fakat zaman zaman bu öğretmenlerin işin uzmanı olduğunu, aldıkları eğitimi ve tecrübelerini yok sayabiliyor, hatta kimi zaman işlerini zorlaştıracak kadar sürece müdahil olabiliyoruz ebeveynler olarak. Oysa, velinin öğretmene güvenmesi sağlıklı bir eğitimin en temel unsurlarındandır.
Bu güven, öğretmene alan tanır, öğrencinin karakterini, potansiyelini ince ince işleyerek ortaya çıkarmasına fırsat verir. Çiçek gibi açar evladımız o öğretmende.
Veli ve öğretmenin iş birliği çocuk gelişiminde büyük rol oynar yani. Tabii ki her meslekte olduğu gibi hatalar, yanlışlıklar burada da olabilir. Elbette görevini iyi yapmayanlar olacaktır. Ancak bunlar istisnadır.
Bu istisnaları genelleştirip tüm öğretmenlere güvensizlikle yaklaşmak, sadece öğretmeni değil çocuğu da yıpratır. Bir öğretmene, yani bu işin uzmanının yeteneğine, becerisine, vicdanına ve yaklaşımına güvendiğinizde öğretmen daha özgür, kararlı ve motive edici bir şekilde görevini yerine getirir. İletişim güçlenir. Öğretmen de size güvenmeye başlar. Bu güven ortamının çocuğa etkileri hemen görülmeye başlayacaktır.
AİLENİN TAVRI BELİRLEYİCİ
Öğrenci, ailenin tavırlarından etkilenip saygı ve sevgiyle yaklaştığı öğretmeni ile mutlu olacak en başta. Öğretmenin liderliğine kendini bırakan çocuk yolunu daha kolay bulacak. Okulda kendini güvende hissedecek; öğretmeninden başlayarak, kendini ve arkadaşlarını da sevecek. Ve tabii kendine güvenecek çünkü başkasına hele de öğretmenine güvenemeyen çocuğun özgüvenli olmasını beklemek hayal kırıklığı yaratacaktır sadece. Özetle öğretmene güvendiğimizde, öğretmenle yol arkadaşlığı başlatmış oluruz. Öğrenci, öğretmen ve veli aynı hedefe yürür. Ve bu ortak hedefin adı, çocuğun hem akademik hem de duygusal olarak gelişmesidir. Eğitimin anlamının ve yöntemlerinin değiştiği günümüzde öğretmenlerin işi her zamankinden daha zor. Artık eğitim gençleri henüz var olmayan teknolojileri öğretmek, henüz var olmayan mesleklere yönlendirmek, henüz var olmayan sorunlara çözüm üretmek zorunda. Bu yüzden biz velilerin desteğine, güvenine ve anlayışına her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Unutmayalım, bu işbirliği canımızdan kıymetli evlatlarımız için...Tüm öğretmenlerimizin Hasan Hoca gibi çocuklarımızın içindeki iyiliği görmesi bu destek ile mümkün olacak...