• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İlişkilerde yedekleme kavramı AYSUN METE

İlişkilerde yedekleme kavramı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22 Mart 2025, 06:50

Biriyle birlikteyken veya bir ilişki icindeyken, "Artık lütfen beni de oyuna dahil et, inan başarabilirim" diye iç sesiyle avaz avaz bağıranlar buraya! İlişkiler bağlamında son zamanlarda popüler kültürde yedekleme, bench yapma ya da "halihazırda bekletme" olarak tanımlanan psikolojik bir alarm gelişti. Hızlı tempolu ve sürekli değişen hayatımızda biraz düşündüren bu yeni terimle her yerde karşılaştığınıza eminim. Hatta ilişkilerinizin içine tamamen yerleşmiş bile olabilir. Giderek de yayılıyor. Biçok medya aracında insanların bu konudaki deneyimlerini tanımlamak için kullandığı hashtaglar bile var. Durum öncelikle çevrim içi ve sosyal medya odaklı iken şimdilerde modern kültüre de el atmış durumda. Biriyle birlikteyken ya da onu tanımaya çalışırken yedekte olmak bence kabul edilebilir bir durum degil ya da olmamalı. Çünkü düşününce, kısa ve negatif bir tanımlama da olsa o kişinin potansiyel aşk diziliminde ilk sırada yer almadığınız anlamına geliyor. Yani bir B takımı üyesi konumunda oluyosunuz. Anlayın işte, başka birileri müsait olmadığında yanında tuttuğunuz insanlar gibi yani. Spor müsabakalarında olur ya hani... Yedek oyuncuların ihtiyaç duyulduğunda oyuna katılmaya hazır olduğu, ancak o anda aktif olarak katılmadıkları durum. Mutlaka hissettirdiği duygular daha farklı.

TUTMA ARZUSU
Birini öncelik vermeden yani bir seçenek olarak hayatında tutma arzusu ne ifade ediyor, bir düşünelim. Genellikle biri sizi yedeğe alır çünkü gerçekçi olalım, o kişinin gerçekten istediği siz değilsinizdir. Karşı tarafa çekici gelen farklı yönleriniz vardır mutlaka, örneğin "iyi" bir kişiliğe, iyi bir mizah anlayışına, dans becerisine ya da ağlayacak bir omuza, bolca paraya sahip olduğunuz için bir köşede tutulmayı hak ediyor olabilirsiniz!
Ancak o kişinin zihninde aslında bunların hiçbiri yeterli olmaz. Halihazırda başka biriyle birliktedir, başka birini takip ediyordur veya en azından aklında başka biri vardır. Aslında dürüst olalım. Birini 'yedekliyorsan' bu onunla ilgilenmediğin anlamına da gelmiyor aslında ama tam teşekküllü bir ilişki istemediğini ortaya koymuş oluyosun sadece esasen bir nevi kararsız kalma durumu. Seçenekler malum. Bir tarafın bağlanmak istemiyor ama ara sıra biraz flört etmek istediğinde ona mesaj atıyosun, ilgiye ihtiyacın olduğunda kahve içmeyi teklif ediyosun ya da sadece tek seferlik bir birliktelik yaşıyorsun vs. Kulağa korkunç derecede tanıdık geliyor öyle değil mi?

A-"Yarın akşam müsait misin? Son dakika biletlerim var."
B- (iç sesi) Biletlerin ne için olduğu hiç önemli değil; sesini duyduğumda kalbim her zaman çarpıyor, ümide kapılıyorum. Ve inan bana bunu çok sık senden duymamam ya da muhtemelen ulaştığın beşinci kişi olmam da önemli değil.

Özetle anlatmaya çalıştığım duygu şu; Birinin hayatında yedekte olduğunuzu biliyorsunuz ama bu sizin için sorun değil! Düşününce, oldukça sığ ve az çaba gerektiren iletişim. Bu bazı açılardan ve bazılarımız için harika olabilir, ancak aynı zamanda yüzeysel iletişimi normalleştiren bir durum ne yazık ki... Çünkü böyle bir durumda kaldığınızda askıda kalan siz oluyosunuz. Yani kişinin kendisi. Özgürleşememek gibi bişey çünkü sizi yedeğe alan kişiye karşı duygularınız var ve bu duruma direnmek oldukça zor. İlişkilerde kapanışın gerçekleşemediği bir kabus durumu. Özetle 'birini oyalama'nın güncellenmiş hali ve birden fazla adayla uğraşmanın yarattığı seçim felci diyelim. Londra'daki bir danışanım Anita'dan bahsedeceğim size.
Tanışma uygulamasında yetişemediği birçok mesajı olduğunu anlatırdı uzun uzun. Birkaç kişiye aynı anda sohbet etme sözü verip, sonra birini seçip buluşmaya gitiğini. İlk buluşmaların çoğunun ikinci buluşmayla sonuçlanmadığını bildiği için de diğer adayları tamamen bırakmak istemediğini anlatıyordu. Ama diğerlerine aynı ivmeyle mesaj atmaya devam edecek ne kapasitesi ne de enerjisi kalmıştı bir süre sonra. Bu durumda ne yapmalıyım ile savaşmaya başladı. Konuşmalarımızda online flört aşamasında seçenekleri açık tutmak kadar orda herkesin farklı amaçlarla bulunduğunu anlamak da konusu üzerinde durduk.
Eğlenmek, farklı deneyimler keşfetmek yada farklı tipten insanlarla nasıl bağlantı kuracağınızı öğrenmek istiyorsanız, seçeneklerinizi açık tutmak mantıklı bir politika olabilir. Ya da amacınız uzun vadeli bir ilişki, bir aile kurmaksa, çok erken bağlanmaktansa, o kişiyi daha iyi tanıyana kadar seçeneklerinizi açık tutmak yararlı bir strateji olabilir. Öte yandan bunu yaparken diğer tarafta zedelenen bir de özsaygımız var, unutmayalım olur mu? Hiç kimse mükemmel değil ve bu nedenle var olmayan gerçekçi olmayan bir mükemmel insan profili yaratmaya da gerek yok. Flört aslında bir ilişkiye başlamadan önce tanışma, birbirini tanıma ya da iki tarafın da birbirinin enerjisini analiz etme süreci. Avrupa'da ve İngiltere'de oldukça önemli. Yani bir ilişki sürecine geçmeden yada biz birbirimizi seviyoruz demeden bir önceki dönem... Günümüzde İngilizce adıyla dating olayı , teknolojinin gelişi ve değişen toplumsal normların etkisiyle önemli ölçüde evrimleşti. Yani dijital çağda, geleneksel flört normları oldukça bozuldu. Çevrimiçi platformlar, dating application'ları, birçok seçeneğe yol açan geniş bir potansiyel partner havuzu sunuyor. Ancak bu bolluk aslında gerçek bağlantılar kurma sürecimizi karmaşıklaştırıyor, belki de yok ediyor. Kaydırmak ve eşleştirmek öyle kolay ki, zamanla ilişkileri birbirinin yerine geçebilen metalar olarak görmeye başladık.

YANILSAMALAR
Amazon'da yeni bir alışveriş yapıyormuşuz gibi hissetmeye başladık. Seçim yanılsamaları yaşıyoruz. Bu yüzden aramızda pekçoğumuz potansiyel buluşmaları denenebilecek, bir süre giyilebilecek, iade edilebilecek veya atılabilecek giysiler gibi hissetmeye başladı. Bu durum da hiç şaşırtıcı değil. Çünkü çoğu zaman ilişkilerde tek kullanımlık bir zihniyet teşvik ediliyor. Böylelikle tek bir kişiye bağlanmak istemiyoruz. Bunun yerine, derin bir ilişkiye geçmeden önce, ihtiyacımız olan ilgi için diğer seçenekleri de elimizde tutuyoruz. Bu belirsizlik de kafa karışıklıklarına dönüşüyor ve sağlıklı bir ilişki yaşamak zorlaşıyor. Psikologlara göre bağlanma teorisi diye birşey var. İnsanların önceki deneyimleri bağlanma tiplerini şekillendiriyor. Kaçıngan bağlanma stiline sahip olanlar, yakınlıktan ve kırılganlıktan kaçınmak için duygusal mesafeyi koruyarak yedekte tutma davranışı sergiliyorlar.
Yani bağlılık korkusu bir neden olabiliyor. Diğer bir neden yalnızlıktan korkmak belki de. Potansiyel partnerleri arka planda tutarak, asla gerçekten yalnız kalmayacak olma hissine kapılmak. Yani sadece güvende olmak için birini yanında tutmak . Bu bilinçsizce de yapılıyo olabilir tabiki ama sonuç malesef aynı..Kişisel sorunlar veya geçmiş travmalar da aynı şekilde. Ve en önemlisi özgüven eksikliği. Düşük öz saygıya sahip biri, onu bekleyen bir dolu hayranının olduğunu düşününce büyük bir ego yükselişi geliştirebiliyor.
Düşünüyorum da günümüzde modern sevgili olma kavramının karmaşıklıklarında gezinmek, uyanıklık, öz farkındalık ve dayanıklılık gerektiriyor gerçekten. Eğer bu yazımda aynaya bakıyor gibi hissettiyseniz, bunu durdurmak için kendinize dürüst olun ve ihtiyaçlarınızı ve önceliklerinizi yeniden değerlendirin lütfen!
Unutmayalım ki, İki kişinin arzularının uyuşmaması oldukça doğal. Ve ilgilenmediğimiz birini manipüle ederek güvenini zedeleyebiliriz. Bunun yerine karşımızdaki insanın bizim için doğru olmayabileceği ihtimalini düşünmeyi deneyelim. Yalnız kalmamak için birini yedek olarak tutmak yerine, gelecek görmediğimiz ilişkileri bitirmek zamanımızı korur ve diğerlerini oyalamayı önler. Eğer bu tür ilişkileri dikkatinizi dağıtmak veya stresi azaltmak için tutuyorsanız da, son sözüm şu olur. Uzun vadedeki kişisel gelişiminize ve ihtiyaçlarınıza odaklanmayı tercih edin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.