Suriye'de Beşşar Esad rejimi güçleriyle çatışan rejim karşıtı silahlı gruplar, Halep kent merkezine girdi. "Halep düştü mü? HTŞ'nin zamanlaması ve arkasında hangi küresel güçler var? Rusya lideri Putin ne yapacak? Beşar Esad Rusya'da ne yapıyor? Türkiye'nin yeni pozisyonu nasıl? Derin Amerika'nın aparatı PKK-YPG-SDG, Tel Rıfat'tan, Münbiç'ten, Aynel Arap'tan atılmasının yolu açıldı mı?" soruları zihinlerde dolaşıyor. Üç gündür rejim güçleriyle çatışarak batıdan Halep kent merkezine doğru ilerleyen rejim karşıtı silahlı gruplar, 29 Kasım gecesi Halep'in batı-güney kesiminden Halep'e girdiler. HTŞ çatısındaki Beşşar Esad rejimi güçleriyle çatışan rejim karşıtı silahlı gruplar, Şam-Halep arasındaki stratejik M4 ile M5 kara yollarının kesiştiği Serakib ilçesini ele geçirdiler. Esad rejiminin güçlerinin Halep'in doğu kesimine çekildikleri, muhalif gruplar ile Esad güçlerinin Halep içindeki savaşının, Halep'in tam olarak kimin elinde kaldığını göstereceği ifade ediliyor.Zihinlerde dolaşan diğer önemli sorulara cevaplar vermeden önce Türkiye'nin yeni pozisyonu ile ilgili değerlendirme yapmakta büyük yarar var.
DİKKATLE İZLİYORUZ
29 Kasım sabahı Suriye'deki her gelişmeyi en iyi bilen, MİT Başkanlığı ve Dışişleri Bakanı olarak derin bilgilere sahip Hakan Fidan'ın açıklamaları ve ardından bakanlığının yaptığı açıklama çok çok önemli. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan ilk Halep açıklaması: "Türkiye müdahil değil" şeklindeydi. Suriye'de Esad rejimine muhalif gruplar, Halep kent merkezini kuşattığı sırada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin Suriye'de devam eden çatışmalara müdahil olmadığını söyledi. Sınırda tüm tedbirlerin alındığını söyleyen Bakan Fidan, "Yeni bir göç dalgasını tetikleyecek hiçbir aksiyona girişmeyiz" dedi. 29 Kasım gecesi Dışişleri Bakanlığı'ndan 'Suriye' açıklamasının satır aralarında derinlikli vurgulamalar var: "Mevcut istikrarsızlık ortamından istifade etmeye çalışan Tel Rıfat ve Münbiç'teki terör gruplarının (PKK-YPGSDG) sivil halkı ve Türkiye'yi hedef alan saldırılarındaki artışı da dikkatle izliyoruz. Bu bölgelerdeki terörist varlığının sonlandırılması amacıyla paydaşlarla daha önce varılan mutabakatların gereğinin yerine getirilmemiş olması endişelerimizi artırmaktadır. Sınırımızın sıfır noktasında bulunan İdlib ve mücavir bölgede sükûnetin muhafazası ülkemiz açısından öncelikli bir meseledir."
GEREĞİNİ YAPARIZ
Açıklamanın devamında, "2017 yılından bu yana, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'yle ilgili bazı mutabakatlar tesis edilmiştir. Türkiye, taraf olduğu mutabakatların gereğini hassasiyetle yerine getirmektedir. İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların, Astana mutabakatlarının ruhuna ve işleyişine zarar verecek boyuta ulaştığı ve ciddi sivil kayıplara yol açtığı konusunda gerekli uyarıları çeşitli uluslararası platformlarda yapmış ve bu saldırıların durdurulması gerektiğini kayda geçirmiştik. Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir. Gelişmeleri, Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadeleri kullanıldı. Türk Dışişleri'nin açıklamasındaki şu ifadelere dikkat: "Ankara, Şam'a 'Türkiye olarak bu saldırıda yokuz... 2017 ve sonrasında Rusya ve İran ile yaptığımız Astana mutabakatlarına uymaya devam ediyoruz. Lakin, Tel Rıfat ve Münbiç'teki terör gruplarının (PKK-YPG-SDG) sivil halkı ve Türkiye'yi hedef alan saldırılarındaki artışı da dikkatle izliyoruz. Gereğini yaparız."
ESAD MOSKOVA'DA
Halep düşerken, Beşşar Esad Moskova'da. Putin'le görüşmek için beklerken, Rusya Dışişleri Bakanı dikkat çeken bir açıklama yaptı: "Batılı ülkeler Suriye'de 'jeopolitik mühendislik' yapmaktan vazgeçmelidir." Bakan Lavrov, Suriye'deki çatışmayı ancak Suriyelilerin çözebileceğini belirterek, "Bu sebepten Batılı ve bölgesel ortaklarımıza jeopolitik mühendislik yapmaya son vermeleri ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı ile toprak bütünlüğüne saygı duymaları yönündeki çağrımızı yineliyoruz" dedi. Türk Dışişleri'nin açıklamasındaki şu ifadelere dikkat: "Ankara, Şam'a 'Türkiye olarak bu saldırıda yokuz... 2017 ve sonrasında Rusya ve İran ile yaptığımız Astana mutabakatlarına uymaya devam ediyoruz.'" Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da paralel açıklamalar yapıyor. Beşşar Esad'ın Türkiye'nin normalleşme çağrısına yanaşmaması, Suriye'de haritaların değişmesinin kapısını açıyor. Türkiye'ye söz verilmesine rağmen Tel Rıfat'taki PKK-YPG varlığı yeni gelişmelerin odağında bulunuyor. Derin Amerika'nın aparatı PKK-YPG'nin Tel Rıfat'tan ve Münbiç'ten atılması için Türkiye, Dışişleri açıklamasında belirttiği gibi kararlı. Rusya'nın ağırlığını şu an koymamış olmasının ardında ne olduğu da değerlendiriliyor. Ukrayna cephesini zayıflatmamak bağlamında, Amerika ile başlayacak Ukrayna savaşını bitirme öncesi arka plan görüşmelerinden bahsediliyor. Diğer yandan Ankara ile anlaşma taleplerini kabul etmeyen Esad'a da ders vermek istiyor olabilir.
ABD-İSRAİL NE İŞ?
HTŞ'nin, ABD ve İsrail'in yönlendirmesiyle hareket ettiği değerlendiriliyor. Buna göre, İsrail, Hizbullah ile yaptığı ateşkesin ardından siyonist Netanyahu, "Ateşkesten sonra İran'a odaklanacağız" dedi. Tel Aviv, İran'ı zayıflatabileceği en önemli saha olarak Amerika ve İsrail, Suriye'yi hedefe koydular. Gerçekten, ABD-İsrail ikilisinin bölgesel projelerinin başında mezhepler üzerinden bölünmüş bir Suriye var... Kuzeyde PKKYPG'ye kurdurulmak istenen ikinci İsrail. Bu plan, hem Türkiye'yi, hem Suriye'yi, hem Irak'ı hem de İran'ı bölmek üzerine kurgulandı. İsrail'in Dışişleri Bakanı Gideon Saar'ın Kürtleri doğal müttefik ilan edip, PKK uydu devletçiği mesajı vermesi son Halep olayı ile örtüşüyor. Diğer yandan HTŞ'nın Halep harekâtını bahane edecek Rusya ve Esad rejiminin, İdlib'e bomba yağdırmasını ABD-İsrail istiyor; böylece göçü zorlayarak Türkiye'yi sıkıştırmak düşüncesi dile getiriliyor. Ankara'nın özellikle Astana görüşmelerinde kırmızı çizgi olarak belirlediği, Rusyaİran cephesine de kabul ettirdiği "İdlib'ten göç dalgası yaratmama" siyasetine darbe vurulacağından, Türkiye'nin ABD-İsrail aparatı PKK'ya yönelik olası operasyonunun ertelenmesine sebep olacağı da stratejik analizlere konu oluyor.
SONUÇ
Türkiye, gelişmeleri yakından izliyor. Askeri noktaların olası bir saldırıya karşı hazır hale getirildiği ifade ediliyor. Türkiye bu çatışma ortamının derinleşmesi halinde insani krizin maliyetinin Türkiye'ye zarar vereceğini dikkate alarak hamleler yapıyor. Astana bağlamında, Rusya ve İran ile diplomatik temaslar devam ediyor. Türkiye'nin önceliği, İdlib'deki çatışmasızlık bölgesinin korunması ve yeni bir göç dalgasının önlenmesi. Derin Amerika-İsrail'ın aparatı PKK-YPG-SDG'nin tehlikeli tezgahları, Suriye'deki çatışmaların seyrini ve bölgesel dengeleri yeniden şekillendirebilir. Türkiye'nin bu süreçteki rolü ve Suriye rejimi- Esad'ın Türkiye ile masaya oturmaya yönelmesi dikkatle takip edilecek.