Aylardır Türkiye gündemini meşgul eden bir aile var.
Önce, eşler arası aşırı harcamalı, bol gösterişli 'love bombing' ile meşgul etti gündemi... Süslenmiş uçaklar, ucuna dolarlar takılmış hediyeler, sarı liralı saçlar, altınlı kahveler, lüks arabalar, havada uçan paralar, pullar...
Belki pek çok çiftin arasını açtı Dilan Polat'ın paylaşımları. Belki bir çok genci kısa yoldan para kazanmaya özendirdiler sosyal medyadaki hareketleri ile... Bir sürü kişi de depresyona girdi kendi hayatıyla onlarınkini karşılaştırıp...
Şimdi ise Polat ailesi için güneşli günlerin yerini fırtınalı günler aldı.
O kıskandıran pozların, videoların yerini gece yarısı evlerinden kelepçeli olarak çıkarıldıkları görüntüler aldı.
Bu kez de insanlar onlara bakıp kendi küçük dünyalarına şükretmeye başladılar.
Ve en çok da o günlerde onları kıskanıp, yaptıklarına hayıflananlar sevindi çaresiz durumlarına.
AİLE DE ÇATIRDIYOR
Görkemli hayat yaşarken peşinde dolananlar, el pençe divan duranlar terk etti ilk önce... Aile arasında da çatlaklardan sular sızmaya başladı. Dilan'ın kanatlarında uçan kardeşi bile "Senin görgüsüzlüğün yüzünden buralardayız" deyip suçlamalara başladı. Yakında lüks hediyelerle şımartılan evlilikte de çatlakların olmaya başladığını duyarız.
Paranız bittiğinde, parayla yanınızda tuttuğunuz herkes gidecektir, parayla satın aldığınız güç tükenecektir, parayla edindiğiniz saygı ve sevgi bitecektir bu net. Bu yüzden gerçek arkadaşlıklara, gerçek bir aşka, sizin her durumda yanınızda olacak bir aileye sahipseniz en büyük zenginliğin bu olduğunu bilmelisiniz. Sosyal medyanın bir yanılsamalar dünyası olduğunu ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını da...
Özellikle kolay yoldan köşeyi dönmeye çalışanlar için ibretlik bir öykü. Bu öykünün onlarla sınırlı kalmayacağını da düşünüyorum.
Fakir edebiyatı yaptığımı düşünenler olacaktır. Paraya karşı değilim, para elbette güzel bir araç, mutlulukta verir.
Ancak iş, bazı manevi değerleri parayla satın almaya kalktığınızda değişir.
Paranın kaynağından hiç bahsetmiyorum bile!