Bob Moses ve elektronik hüzün

Elektronik müzik deyince ister istemez aklımıza ilk düşen, gece kulüpleri ve diskolardaki DJ eşliğinde çalan parçalar oluyor.
Türe uzak duranlar ya da kenarından bakıp geçenlerin genel eleştirisi; kolaycı olduğu ve sanatsal bir değer taşımadığı yönünde.
ALT TÜR ZENGİNİ
Elektronik müziğin, sadece yüksek bas seslerin bilgisayar efektleriyle birleşiminden oluştuğu ya da insanların çılgınca dans ettiği dejenere bir müzik türü olduğu hakkında peşin hükümler vermek açıkçası haksızlığa kaçıyor.
Oysa çok farklı müzik türleriyle etkileşim içindeki bu dünyayı keşfetmeye niyetlendiğinizde, onlarca alt türüyle zengin bir müzikal boyuta girdiğinizi göreceksiniz.

ESKİ DOSTLAR
Elektronik müziğin sadece yaz aylarında plajlarda gümbür gümbür çalan örneklerinden oluşmadığını ispatlayan birçok müzisyen var. Vancouverli grup Bob Moses da bunlardan biri ve türe farklı bir pencereden bakıyor. Küçük yaşlarda tanışan Jimmy Vallance ve Tom Howie ikilisi, 2012'de çıkardıkları 'Hands to Hold' adlı EP ile dikkatleri üzerine çekmiş, ilk albümleri 'Days Gone by' sonrası popülerliğini artırmıştı. Bob Moses 3 yıllık aranın ardından geçtiğimiz hafta ikinci albümleri 'Battle Lines'ı yayınladı.
Önceki albüm ve EP'lere göre yeni albümünde indie rock'a meyleden Bob Moses, açılış parçası 'Heaven Only Knows'da albümün melankolik bir atmosferde dolanacağını hissettiriyor.
Mest eden piyano akorları eşliğinde Tom Howie'nin etkileyici vokali yıllar içinde daha dokunaklı bir hale bürünmüş.
Albüme ismini veren 'Battle Lines'ta elektrik gitarıyla şahane işler yapan Howie'nin sesi ve yorumu bana Chris Martin'i andırdı.
Kendilerine kimlerden etkinlendikleri yönünde bir soru sorulsa, sayacakları isimler arasında Coldplay'in de yer alacağından şüphem yok.
'Nothing But You' her ne kadar albümün beğenilen parçalarından biri olsa da, basit sözleri ve indie pop kıyılarında dolaşan alt yapısıyla "piyasa" talebine karşılık arz edilmiş gibi duruyor.
TATMİN EDİCİ
Hüzün ve umut üzerine kurulu 11 parçalık 'Battle Lines' genel olarak dinleyiciyi tatmin ediyor.
Önceki albümlere kıyasla bazı parçalarda tarzından uzaklaşan Kanadalı grup, bu tercihleri farklı kitlelere ulaşmak için mi yoksa gerçekten bunu istedikleri için mi yaptılar bilemiyorum.
Fakat, aradan geçen süre zarfında daha da olgunlaştıkları ve müzik kalitelerini yükselttikleri inkar edilemez.
Ülkemizde de birçok kez sahne alan Bob Moses, İstanbul ve İzmir'deki canlı performanslarıyla dinleyenleri memnun etmişti. Eminim yine geleceklerdir. Bu kez canlı dinlemek için grubun internet sitesini takip etmeyi unutmayın derim.
ÖZGÜN DEPRESYON
Bak Bana' ve 'Sevmemeliyiz' teklileriyle hayatımıza giren Sena Şener, Eylül ayının albüm bereketine katkıda bulunan isimlerden biri oldu.
Sepetinde biriktirdiği şarkılarını 'İnsan Gelir İnsan Geçer'de toplayan Şener, tüm bestelerin altına imzasını atmakla kalmayıp albümün prodüksiyonunu da üstlenmiş.

KARAMSAR
2 yıl önce dijital ortamlarda adını duyuran genç şarkıcı 10 parçadan oluşan yeni albümünde, yazdığı sözleri farklı sesi ve özgün yorumuyla içimize işliyor.
Genç yıldızın erken yaşlarda parlamasını sağlayan tekliler haricinde 6 yeni parçanın yer aldığı albümde, Şener'in başarılı bir şekilde inip çıktığı ses oyunlarına bir kez daha tanık oluyoruz.
Varoluş sorgulamalarına yalnızlığını da eklediği 'Yalnızım', sözleri ve melodisiyle depresif listelerin en büyük adaylarından biri olmuş.
'Sendin Düşmanım'da yapılan "gitme" ricası Sezen Aksu'ya verilen bir selam gibi.
Bazı albümler her an her yerde dinlenmez ya da dinlenemez. Karamsar ve melankolik bir havanın hakim olduğu bu seçki de iş yerinde değil gecenin bir vakti evde dinlemelik.
Uyarmadı demeyin.