Yaklaşık 10 yıldır "garip" ama eğlenceli isimlere sahip gruplar görmeye başladık. Büyük Ev Ablukada, Son Feci Bisiklet, Yok Öyle Kararlı Şeyler, Dolu Kadehi Ters Tut, Yüzyüzeyken Konuşuruz... Liste daha da uzatılabilir. Saydığım isimler, indie/alternatif ya da bağımsız rock/pop müzik yapan gruplar. Ekip olarak değil de tek başına yola çıkanlar da var; Sena Şener, Lara di Lara, Nilipek en bilinenleri.
SPOTIFY'IN FİKRİ
İsveçli müzik servisi Spotify, ülkemizde bu tür müzik yapanları topladığı bir listeye 'Üçüncü Yeniler' adını verdi. Oldukça manidar olan bu isim, edebiyatımızda Garip diğer adıyla Birinci Yeni akımlarına karşı doğan İkinci Yeni akımının yarattığı değişime bir göndermeydi.
Spotify'ın fikri hala müzik ve edebiyat düşkünleri arasında tartışılıyor.
ORTAK YÖNLER
Aslında Türkiye'de bağımsız müzik yapanlar da tıpkı Garip hareketinde olduğu gibi karşılaşmadığımız kelimelere satırlarında yer veriyorlar hatta İkinci Yeni şairleri gibi yeni kelimeler üretip birbirlerini de etkiliyorlar.
Bunlara rağmen, müzik alanındaki bir harekete ya da akıma edebiyatın devamıymış gibi 'Üçüncü Yeniler' isminin verilmesine katıldığımı söyleyemem. Biz bu tartışmaya takılmayıp bu isimlerin neler yaptığına bakalım. Gelişen teknoloji, dijital yayıncılığı da tetikleyerek hayatımıza YouTube, SoundCloud gibi platformları soktu. Böylece, bir yaz akşamı balkonda çalıp söylediğimiz şarkıyı, herhangi bir ücret ödemeden ve daha da önemlisi bir plak şirketinin onayını almadan birkaç dakika içinde kitlelere ulaştırabiliyoruz. Böylesine değerli bir imkanın varlığı, üretimin bağımsız olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri. Tahmin edebileceğiniz gibi, bahsi geçen müzisyenlerle de internet vasıtasıyla tanıştık.
KAYGILARI YOK
Arza göre değil kafalarına göre takılıp istedikleri müziği yapan Üçüncü Yeniler, böylesine özgür bir ortamda bireysel ve toplumsal konulara rahatlıkla dokunabiliyor.
80 darbesinin apolitik yetişen çocukları, Türkiye'deki müzikseverlerin bu müzik türüne duyduğu açlığı karşılamakla kalmayıp arkalarından gelen nesle de cesaret veriyor. Ticari kaygıları ya da kitlelerini kaybetme korkuları yok.
Bu rahatlık ve samimiyet, kendi yaptıkları müzikte bile tereddüt etmeden her türlü değişikliğe gitmelerini sağlıyor. 'Üçüncü Yeniler' yenilenerek, değişerek ve en önemlisi istedikleri gibi üreterek yollarına devam ediyor. Bize de bu şahane insanları keyifle dinlemek kalıyor.
SİMGE PINAR'IN DÜNYASI
Simge Pınar, birkaç yıl önce YouTube'daki SoFar kanalı aracılığıyla tanıdığım müzisyenlerden biri. Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olup bir süre özel sektörde çalışıyor ama gönlünde hep müzik yapmak var. Bir gün Mor ve Ötesi'nin solisti Harun Tekin'le yolu kesişince müzik dünyasına adım atmaya karar veriyor.
DURU BİR VOKAL
Geçtiğimiz Haziran ayında ilk teklisi 'Biz Hep Aynı'yı çıkaran genç şarkıcı, Eylül ayına da 'Sangria' adlı albümüyle giriş yaptı. SoFar'dan bildiğimiz 'Yeni Bir Hayat' ve albüme adını veren 'Sangria' parçalarından oluşan 2 şarkılık albümün altyapısı ve aranjmanı kusursuz.
Duyar duymaz kendini sevdiren sözleri ve Simge Pınar'ın duru vokali bana huzur veriyor.
Deniz Tekin sevenler, Simge Pınar'ı da sevecektir.
Genç şarkıcının yazdığı mısraları yer yer heceleyerek yorumlaması şarkıların akışını sekteye uğratsa da vurgulu tonlamalarına hayran olduğumu söylemeliyim.
Enstrüman çalarak kendi sözlerini yazan sanatçılara ayrı bir sevgi besliyorum.
Simge Pınar da onlardan biri. Kendi dünyasını, söz ve melodileriyle bizlere açıyor. Yeni Bir Hayat'ın giriş sözleriyle Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanına selam göndermesi dinleyeni gülümsetiyor. İlk teklisinde Harun Tekin ve Tarkan Gözübüyük gibi isimlerin desteğini almayı başarmış olması da tesadüf değil. Kelimelerin gücüne inandığını söyleyen Pınar'ın yakın bir zamanda tüm şarkılarını toplayacağı 10 parçalık albümünü merakla bekliyorum.
