Diğer ekonomik krizlerde olduğu gibi yine hızlı bir şekilde hemen hemen tüm merkez bankaları ekonomik savaşın ön saflarında yerlerini aldılar. İki temel politikalara araçları devreye girdi; faizlerin mümkün olduğunca düşürülmesi ve tahvil alımları başta olmak üzere diğer yöntemlerle piyasadaki likiditeyi mümkün olduğunca genişletmeye çalıştılar. Amaç kuşkusuz ödemelerde sorun olmaması, finansal sistemin çalışması ve bankalar kanalıyla firma ve hanehalkına kaynak aktarılması.
FED her küresel krizde olduğu gibi yine başrolde bulunuyor. Zaten olması gerekende bu idi. Çünkü ödemeler sisteminin, piyasaların ve rezervlerin yaklaşık yüzde 60'ı dolar ile gerçekleştiriliyor. Küresel krizlerin başlangıcında teminatların tamamlanması, riskli varlıkların likit hale getirilmesi ve diğer merkez bankalarının ulusal paralarının istikrarını sağlamaları için dolara yoğun ihtiyaç duyuyorlar. Son krizde de benzer reflekslere tanık olduk. Hemen piyasa aktörleri finansal varlıklardan hatta kıymetli metallerden dolar likiditesine geçmek istediler.
DOLAR LİKİDİTESİ
Fed hem iç talep kanalıyla ABD ekonomisinin çarklarını döndürmek hem de küresel dolar talebini karşılamak için yeni tahvil alım programı açıkladı. 700 milyar dolar tahvil alım yoluyla likidite vermeye başladı. Bu yolla para aktarım mekanizmasının sağlıklı çalışmasını ve ihtiyaç duyan firma ve bireylere kaynak tahsisini sağlamış olacak. Aynı zamanda zorunlu karşılık ve kaldıraç zorunluluğu gibi yükümlülükleri hafifleterek bankalara daha fazla kaynak bırakmaya çalışıyor.
Diğer merkez bankalarını ilgilendiren diğer aldığı iki önlem daha var FED'in.
Birincisi 14 ülkeye swap hattı açması, ikincisi ise bazı merkez bankaları ile ve FED New York şubesinde hesabı olan finansal kuruluşlar ile 500 milyar dolar günlük repo işlemi başlatması. Bu iki yolla diğer ülkelere dolar likiditesi sağlaöış olacak.
Diğer gelişmiş ülke merkez bankaları da yüksek miktarlarda tahvil alımları ile piyasadaki likidite miktarını artırarak ödemeler sisteminin çalışmasına katkı yapıyorlar.
TCMB de benzer şekilde hem TL hem de dolar likiditesinde sorun olmaması amacıyla aksiyonlar alıyor. Önce 17 Mart tarihinde 7 maddeden oluşan sonrada 31 Mart tarihinde 5 maddelik koronavirüsün ekonomik ve finansal etkilerine karşı önlemler setini uygulamaya koydu.
SİSTEMİ RAHATLATMA ÇABASI
Dikkat çeken bazı maddelere kısaca göz atalım. İlk pakette şu önlemler vardı; Gecelik yanı sıra haftalık ve 91 günlük repo ve depo işlemleri ile likidite ihtiyacını karşılıyor. Piyasa yapıcılarını daha aktif hale getirerek Açık Piyasa işlemlerini genişletiyor. Zorunlu karşılıkları 500 baz puan indirerek bankalarda likidite bıraktı ve ihracatçılar için reeskont kredisi geri ödemelerine rahatlama getirdi. Dolar, euro ve altın ile TL takası yani swap işlemlerini 1,3 ve 6 ay vadeye yaydı. İkincide ise birinci politika setindeki önlemlerin genişletilmesi yoluna gidilmiş. Bir önemli ekleme var; İşsizlik Sigorta Fonu'nun likidite ihtiyacının piyasa işleyişi üzerindeki etkilerini sınırlandırılarak için piyasa yapıcılar Fondan aldıkları tahvilleri Merkez Bankası'na satabilecekleri limitler genişletilmiş. Tüm merkez bankaları ellerinden geleni yapıyorlar diyebiliriz. Ancak merkez bankalarının politika araçlarıyla yarattıkları likiditenin hangi koşullarda nasıl kullanılacağı ise ekonomi yönetimlerine kalıyor. Bazıları karşılıksız vatandaşına dağıtmaktan bazıları ise daha kolay koşullarda kaynak tabi borç olarak aktarmaktan yanalar. Umarız koronavirüs sorunu fazla uzamadan çözümlenir. Aksi takdirde her uzayan süre merkez bankalarının hareket alanını daraltacak.