Merkez Bankası ikinci kez pas geçti
Merkez Bankası geçen aya kadar 2019'un Temmuz ayından itibaren toplam 1525 baz puan indirim yaparak politika faiz oranını yüzde 8.25'e kadar çekmişti. Haziran ayında ise pas geçerek oranı sabit tutmuştu. Dün de duruşunu değiştirmeyerek politika faiz oranını yine yüzde 8.25'de bıraktı.
Nedenlerinden önce kararın ne kadar yerinde ve rasyonel olduğunu vurgulayalım.
Çünkü bazı faktörler Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun faiz indirim marjını tamamen daraltmıştı.
Bu faktörlerin başında enflasyon geliyor.
Talep enflasyonu göstergesi TÜFE geçen ay biraz daha yukarı gelerek yüzde 12.62 seviyesinde gerçekleşmişti. Faiz oranları nominal değer olduğundan alım gücünü korumak adına pek anlamlı olmuyor. Bu yüzden nominal değerden enflasyonu arındırarak ortaya çıkan faiz oranını ki buna reel faiz oranı diyoruz, değerlendirmemiz gerekiyor elde edilecek gerçek getiri seviyesi için. Eğer reel faiz oranı negatif seviyede kalırsa tasarruf sahiplerinin birikimleri enflasyon karşısında aşınıyor.
REEL GETİRİ ÖNEMSENİYOR
Birinci ile bağlantılı ikinci faktör ise reel getirilerin negatif düzeyde kalmasının etkisiyle dolarizasyonun artması. TL'de istediği getiriyi elde edemeyen birey ve firmalar çoğunlukla dolara yönelmeyi tercih ediyorlar. Son verilere göre toplam döviz tevdiat hesapları 212 milyar dolara çıktı. Bunun 79 milyar doları firmalara ait kalan kısım ise hane halkının. Üstelik bu rakamlara Bankacılık ve Sigorta Muamele vergisinin yüzde 0,2'den yüzde 1'e çıkarılmasına ve zorunlu karşılıkların 300 baz puan artırılmasına rağmen ulaşıldı.
Üçüncüsü tüketici kredi hacmi bir yılda yaklaşık yüzde 40, yılbaşından bu yana ise yüzde 30 civarında yükseldi. Zaten Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu mümkün olduğunca bankaları kredi vermeye teşvik ettiler. Merkez Bankası kredi hacminde yüzde 15 büyüme sağlayan bankalardan daha az zorunlu karşılık talep etti. Yani kredi veren bankanın elinden daha az pay alarak mükâfatlandırma yaptı. BDDK da aktif rasyosu uygulaması ile mümkün olduğunca dövizden uzaklaştırıp kredi vermesini sağladı.
ÇEKİRDEK ENFLASYON
Düşünmeye fazla gerek yok. Önceki yıllarda net bir şekilde görüyorduk kredi hacmindeki artış oranının makul seviyeleri aşması sonucunda ne tür yan etkilerin ortaya çıktığını. Hane halkının borçluluk oranları artıyor, bunların çevrilmesi zorluğu bankaların aktif kalitesini bozuyor takipteki alacaklar kalemiyle. Tasarrufların azalmasına ve sonuçta cari açığın yükselmesine neden oluyor.
Dördüncü faktör şu; Pandemi üretimde arz tarafını sıkıntıya sokmuş bu yüzden birim maliyetler artmıştı. Birim maliyetlerin artışı ise maliyet tarafından çekirdek enflasyon eğilimini yükseltmişti.
Para Politikası Kurulu yukarıda özetlediğim unsurları dikkate alarak politika faiz oranını bu ayda da değiştirmeme kararı verdi. Toplantı sayısını 8'den 12'ye çıkarmasının faydasını bu yıl görüyor Kurul. Sıklıkla toplandığı için gelişmeleri yakından takip edip karar vermeye devam edecek. Çekirdek enflasyon başta olmak üzere gıda fiyatları ve talep yönlü hareketler Kurulun bir sonraki toplantıda faiz kararında etkili olacak. Piyasa indirimden değil, rasyonel karardan memnuniyet duyuyor.
Umarız Ağustos ayında da koşulların gerektirdiği yönde faiz kararı gelir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.