Büyümenin öncü göstergeleri dip yaptıktan sonra yönünü yukarı doğru kaldırma eğilime geçti.
Büyük olasılıkla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanacak "Sanayi Üretim Endeksi" de yüzde 30 civarı azalmanın ardından daralmanın azaldığını teyit eden düzeylerde gelecektir.
Gecikmeli duyurulan endeks Nisan ayında aylık bazda yüzde 30,4, yıllık bazda da yüzde 31,4 düşmüştü. Pandeminin şoku çok kısa vadede hem yatırımların hem de belli sektörlerde tüketimin bıçak gibi kesilmesine neden olmuştu. Şok atlatıldıktan sonra da kısa vadede yine pandemiye bağlı olarak tüketim alışkanlıklarının değişmesi sonucu tedarik zincirleri de formasyon değişikliğine uğramıştı.
Yatırımların bıçak gibi kesilmesi doğal olarak "sermaye malları" üretiminin de çakılmasına zemin hazırlamıştı. Sermaye mallarının üretimi yüzde 40 azalmıştı son verilere göre. Yatırımlardan imtina eden firmalar gibi tüketimden imtina eden bireyler de temkinli duruşu tercih etmiş büyük oranda. Kredi ile tüketimi yapılabilen "dayanıklı tüketim malları" yüzde 41 daralmıştı. Benzer şekilde yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin üretimleri de ortalama yüzde 30'u aşmıştı.
PMI VERİSİNİN SEYRİ POZİTİF
Para politikalarının büyük oranda genişletilmesi ile kredi kanalları açıldı ve kredi hacmindeki artış oranı yüzde 30'lara kadar yükseldi. Kamu bankaları ile oldukça uygun faiz ve vadede verilen krediler hacmin kuşkusuz daha da artmasına neden olacak. Bu da iç talebin canlanma sürecinin süreceği anlamına geliyor.
Kredi hacmindeki artış ve iç talep kaynaklı büyüme sinyallerinin yansıması yine öncü göstergelerden PMI'a da yansıyor.
Büyümenin öncü göstergelerinden en fazla dikkate alınan PMI verisinin seyri şimdilik pozitif. Satın alma yöneticileri endeksi olarak tanımladığımız PMI, ciro açısından aslan payını alan şirketlerin mal ve hizmet satın alma eğilimlerini gösteriyor.
Endeks içinde yeni siparişlerin etkisi yüzde 30 civarında. İkinci sırada yüzde 25 ağırlıkla üretim ve üçüncü sırada yüzde 20 ile istihdam faktörü yer alıyor. Endeks değerinin 50 puanın altında olması büyümenin yavaşladığını, 50'nin üzerinde olması ise büyümenin geleceğini gösteriyor.
Geçen sene son çeyrekte 50 puanı aşmış ve pandemi ile 40 bandına gelmiş ama yakın zamanda bir kez daha 50'nin üzerine tırmanmıştı. Geçen sene Ekim ayında 42'lerde idi. Demek ki büyüme hızı hafif momentum kazanıyor gibi.
BORÇLULUK VE CARİ AÇIK
Büyüme hızının kısmen de olsa momentum kazanması alışageldiğimiz denklemi karşımıza çıkarıyor. Büyüme hızı artarsa cari açık da artar. Tersten okursak küçülmenin olduğu yıllarda cari açık denklemden çıkar. Örneğin 1994 krizinde milli gelire oranı yüzde 2,1', 2001 büyük krizinde yüzde 1,88'e ve son olarak küresel kriz sonrası gelen küçülme ile yüzde -1,75'e gelmişti. Merkez Bankası'nın verilerine göre Nisan ayında 5 milyar dolar cari açık vermiştik. Çünkü ithalattaki düşüş ile ihracattaki düşüş sonucu dış ticaret açığı yukarı gelmiş, pek alışık olmadığımız hizmet ticaretinde de açık çıkınca bu kalem ile telafi edilememişti.
Büyüme hızı artırılabilir, sorun yok.
Ancak şu yan etkilere razı olmak koşulu ile. Birincisi hanehalkı ve firmaların borçluluk oranlarının daha da yükselmesi.
İkincisi ise cari açığın yükselmesi...
Kuşkusuz bu yan etkiler göze alınacak ve büyüme odaklı politikalar devam edecektir.