Trump ve Biden arasında geçen yarış nihayet sonuçlandı. Tabi Trump'ın yasal itiraz haklarını kullanabileceği bir süreç de var karşımızda.
Ama her şeye rağmen Biden elde ettiği 279 delege başarısına güvenerek zaferini ilan etmiş durumda. Büyük olasılıkla da yeni yılda başkanlık koltuğuna oturacak.
Biden'ın başkan seçilmesine piyasalar beklendiğinin tersine olumlu tepki verdiler. Genellikle Cumhuriyetçiler daha "piyasa dostu" olarak kabul ediliyorlar.
Bugüne kadar tarihi veriler değerlendirildiğinde ABD hisse senedi piyasaları Cumhuriyetçi adayın seçilmesine haftalık yüzde 6,5 yükseliş ile karşılık vermişler.
Buna karşın Demokrat aday da pozitif karşılanmış, yükseliş oranı ise yüzde 5.
Yani ABD borsaları fazla ayırım yapmıyor, sadece belirsizliğin ortadan kalkması ve 4 yıllık sürecin kesintisiz başlamasını dikkate alıyor.Tarihi verilerde ilginç bir detay daha var. Birinci dönemini tamamlayan mevcut başkan son yılında ekonomik durgunluk olmamış ise ikinci dönemi için yeniden başkan seçilmiş.
Örneğin ilk 3 yıllık süreçte ortalama büyüme oranı Obama döneminde yüzde 2,3 düzeyinde olurken Trump'ın aynı dönemde elde ettiği ortalama büyüme oranı yüzde 2,5'e gelmiş. Ancak Obama dördüncü yılda yüzde 5,5 büyüme hızına ulaşırken Trump malum tarihi negatif büyüme hızına razı oluyor bu yıl.
EKONOMİYİ CANLANDIRACAK
Biden ilk dönemine hızlı başlayacak gibi. Ekonomiyi canlandıracak planı var.
Bunu seçim kampanyasında hep ön plana çıkarmıştı. 700 milyar dolarlık bir kaynak ile Amerika merkezli üretimi ve buna bağlı olarak istihdamı artırmaya çalışacak. 400 milyar dolarlık kısmını kamu harcamalarına, kalan 300 milyar doları ise AR-GE, teknoloji ve temiz enerjiye kanalize edecek. 2017 yılında Vergi Kesintileri ve İstihdam yasası çerçevesinde vergi gelirleri milli gelirlerinin yüzde 16'sına denk gelecek şekilde belirlenmişti.
Biden bunu yüzde 19'a yükseltmeyi hedefleniyor. Bireysel gelir vergilerini yüzde 39'a çıkaracağı gibi, 2017 yılında kurumlara verilen kurumlar vergisi indiriminin yarısını geri alacak. Kısacası küresel ekonominin lokomotifinin büyüme hızına momentum kazandıracak olması, Trump'ın geleneksel yönteminin dışında daha kurumsal kararların hem de işbirliği içinde alınacak olması tabi ki piyasalar açısından belirsizliklerin azalması ve risk algılarının daha olumlu olması anlamına gelecek.
TİCARİ İLİŞKİLER SÜRECEKTİR
Bir süredir başta ABD borsaları olmak üzere hisse senedi piyasalarında balon olduğu şüphesi de bir süreliğine göz ardı edilebilir. Bunun yanı sıra kurumsal ve işbirlikçi yönetim anlayışının sağlayacağı uygun iklim altın ve gümüş gibi diğer kıymetli madenlerin cazibesini düşürebilir.
Yani altın yatırımcıları güvenli limanı terk etmek için korona aşısının bulunmasını beklemeyebilecekler gibi görünüyor.
Türkiye'ye gelecek olursak...
Biden yönetimi ile kurulacak olan diplomatik ilişkiler yeni yönetimin bizim piyasalara etkisini büyük oranda belirleyecek.
İki ülkenin geçmişe dayanan stratejik ortaklıkları var zaten. ABD, Türkiye'nin bölgede ne kadar önemli bir ülke olduğunun farkında... Dolayısıyla ABD ile 3 kanaldan süre gelen ekonomik ilişkiler benzer şekilde devam edebilir. Doğrudan yatırımlar, dış ticaret ve turizm. Geçen yıl 500 binin üzerinde Amerikalı ülkemize geldi. 1.800'ün üzerinde Amerika menşeli firma Türkiye'de faaliyet gösteriyor.
Borsa İstanbul'daki yabancı yatırımcıların da üçte biri Amerikalı. 11 milyar dolar da ithalat yapıyoruz. Benzer hacimde bizim de ihracatımız var ABD'ye.