Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminde yapılan yönetimsel değişiklikler politika uygulamalarında da değişimin sinyallerini vermişti. Nitekim hem Ağbal hem de Bakan Elvan değişim sinyallerini pekiştiren mesajları ile piyasa beklentilerini geleneksel ortodoks politikaların uygulanacağı varsayımı üzerinden iyimser tarafa çevirmelerini sağlamıştı.
Akıllara takılan kritik sorular şunlardı;
"söylemler pratiğe dönüşebilecek mi?" Daha da önemlisi "hangi ölçüde dönüşebilecek?".
Para Politikası Kurulu soruların yanıtlarını net bir şekilde verdi. Piyasalar toplantıya kadar politika faiz oranının "ağırlıklı ortalama fonlama oranının" biraz üzerine çıkacak bir artırımı yani 450-500 baz puanlık artışı fiyatlamışlardı.
Dolayısıyla Kurul piyasa beklentilerine cevap vermiş oldu.
Bu önemli diyebileceğimiz adımı atmasının nedeni yeniden sadeleştirmeye dönecek olmasıydı. Burayı biraz açalım.
Merkez Bankası bir süredir politika faiz oranını artırmak yerine haftalık repo yerine gecelik, geleneksel ihale yöntemi ve geç likidite penceresini kullanarak dolaylı faiz artırımını benimsiyordu. Tabi bu durumda "parasal aktarım mekanizması" sağlıklı çalışmıyordu. Çünkü piyasa faizlerini ve varlık fiyatlarını kontrol edebiliyor, beklentiler ve kur hareketlerini yönetemiyordu. Artık piyasalar biliyor ki Merkez Bankası bankaları politika faiz oranından yani yüzde 15'den fonlayacak.
Bir sonraki toplantıya kadar bu oran değişmeyecek.
PİYASALARI NASIL ETKİLEYECEK?
Yeterli faiz artırımının yanı sıra dikkat çeken diğer bir gelişme de şu; Merkez Bankası toplantı sonrası yayımladığı duyuru metninde cari açık ve rezerv seviyeleri ile ilgili gerçeklere yer vermiş.
Görülüyor ki risk faktörleri halı altına süpürülmemiş.
Piyasalara etkisine gelecek olursak...
Çok kısa vadede piyasalar olumlu tepki verdi. Bunu tahmin edebiliyorduk. Kurların biraz daha aşağı doğru gevşemesini, TL faiz oranlarının hafif yükselmesini ve borsanın yukarı yönlü hareketini doğal olarak öngörmüştük. Piyasaların yönünü koruyabilmesinin çok önemli birkaç koşulu var. Birincisi yabancı sermaye girişlerinin belirgin bir şekilde artması... Son haftalarda 800 milyon dolara yakın sıcak para girişi olmuş Borsa İstanbul'a. Risk primi göstergesi olan CDS oranları zamanla güvenin inşa edilmesine bağlı olarak gerileyecektir.
Ülke riskinin düşmesi ise yabancı sermaye girişlerini teşvik edecek.
SOMUT ADIMLAR ATILMASI ŞART
Bu aşamada ekonomi yönetiminin de devreye girmesi gerekiyor. Bakan Elvan da Başkan Ağbal gibi piyasa dostu açıklamalar yapmıştı. Hem fiyat ve finansal istikrara vurgu yapmış hem de yabancı sermayenin iştahını artıracak uygulamaların sinyalini vermişti. İşte şimdi piyasa aktörleri ekonomi yönetimi tarafından açıklanan söylemlerin ne kadar pratiğe yansıyacağını görmek isteyecekler. Eğer yakın zamanda somut adımlara tanık olursak yabancı sermaye bu fırsatı değerlendirmek için giriş yapmaya devam eder.
Aynı zamanda güveni artan yerli yatırımcılar da TL'ye dönüş yapmaya yönelirler.
Toparlayacak olursak... Şimdilik piyasalar sakinleşmeye başladı. Kurların ateşi normale doğru geliyor. Yukarı yönlü potansiyeli fazla olan BIST yönünü yukarı çevirdi. Tabi bunlar ilk tepkiler. Önümüzdeki haftalarda biraz daha sakin, yani yataylaşmış, piyasaları izleyeceğiz büyük olasılıkla. Ancak orta vadede Merkez Bankası'nın rezervini güçlendirmesi, TL'yi güçlü kılan politikalara devam etmesi ve ekonomi yönetiminden atılan somut adımlarla yabancı sermaye girişlerinin artmasıyla yatırımcıların getiri açısından daha mutlu olacağı piyasalar görebiliriz. Aksi takdirde geri dönüş olasılığının da halen yüksek olduğunu unutmayalım.