• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Belirsizliklerin azalması ile güven duygusu artar CAHİT SÖNMEZ

Belirsizliklerin azalması ile güven duygusu artar

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16 Kasım 2020, 21:40

Gerek Merkez Bankası'ndan gerekse ekonomi yönetiminden gelen mesajlar ileriye yönelik belirsizliklerin en azından şimdilik azalmasına olumlu katkılar yapıyor. Başkan Ağbal'ın rasyonel politikalara dönüş sinyali vermesi, Bakan Elvan'ın ekonomide öncelikleri belirleyip kararlılıkla bunların üzerine gidileceği yönünde yaptığı açıklamalar piyasaların tansiyonunu bir nebze düşürmeye yetmişti.

Kurlar yüzde 1'e yakın geriledi, risk primi göstergesi CDS 600 puanlardan 400 puana kadar indi bunun sonucunda eurobond faiz oranları da belirgin şekilde aşağı geldi. Örneğin dolar cinsinden ihraç edilen eurobond faiz oranı ABD faiz oranına risk priminin eklenmesiyle hesaplanıyor.
5 yıllık ABD tahvil faiz oranı yüzde 0,41 seviyesinde. Buna 400 puan civarındaki CDS dahil edildiğinde Türkiye'nin eurobond faiz oranı 5 yıllıklarda yüzde 4,99'a çıkıyor. Merkez Bankası'nın uygulayacağı politikalarla inşa edeceği güven, risk priminin önümüzdeki günlerde daha da düşmesine neden olacak.

Eurobond faiz oranlarının inmesi doğrudan döviz cinsi borçlanmanın maliyetlerini aşağı çekeceği gibi aynı zamanda çıkmaya hazırlanan tahvil pozisyonundaki yabancı sermayeyi de engelleyebilecek. Çünkü tahvillerin değerleri piyasa faiz oranlarının düşmesine bağlı olarak artar. Yani tahvil değerleri ile piyasa faiz oranları arasında negatif yönlü bir ilişki vardır. Tekrar altını çizelim; 200 milyar doların üzerindeki döviz açık pozisyonları açısından borçlanma maliyetlerinin düşecek olması zaten en önemli rahatlatıcı unsur olacak.

KURUL'UN ÖNÜNDE 2 SEÇENEK VAR
Eğer Merkez Bankası işe faiz artırımı ile başlarsa belirsizlikler biraz daha azalacak.
Birkaç yıl önce kafa karışıklığını engellemek için "sadeleştirmeye" gitmişti. Önceleri haftalık repo olan politika faiz oranını, gecelik vade olan marjinal fonlama oranını ve geç likidite penceresini ayrı ayrı belirlerdi. Sadeleştirme sonrası sadece politika faiz oranını belirliyor ve diğer iki fonlama kanalı 150 ve 300 baz puan üzerinde oluyordu. Ancak Ekim toplantısında geç likidite penceresi için faiz farkını 450 baz puana çıkardı, sadeleştirme politikasını da belirsiz hale getirdi. Şunun için attı bu adımı; dolaylı faiz artırımını tercih ettiği için faiz koridorunun üst bandını genişleterek ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini daha yukarı çekme fırsatı yaratmak istedi.

Özetle manevra alanını açmış oldu.
Belirsizliklerin belirgin bir şekilde azalmasını sağlayacak iki seçenek var Para Politikası Kurulunun önünde. Perşembe günü ya politika faiz oranını ağırlıklı ortalama fonlama oranının üzerine çıkaracak yada çok az altında kalacak şekilde örneğin 400 baz puanlık artış yapacak ve güçlü iletişim politikası ile gerektiğinde her türlü araçların kullanılacağı ve politika faiz oranının yine artırılabileceği mesajı verecek.

YABANCI SERMAYEYİ ÇEKECEKTİR
Güvenin inşa edilmesi kuşkusuz yabancı sermayenin çekilmesinde de önemli rol oynayacak. Nitekim geçen hafta verilen mesajlar bile kısa sürede yabancı sermaye girişi sağladı. Malum bir süredir sermaye çıkışlarına tanık oluyoruz. Merkez Bankası'nın geçen hafta yayımladığı Eylül ödemeler dengesi verilerine göre 607 milyon dolar mali piyasadan çıkış olmuş. Bunun 322 milyon doları hisse satışından gerçekleşmiş. İlk kez borsada yabancı payı yüzde 50'nin altına inmişti.
Bir sonraki yazımda Para Politikası Kurulu'nun kararını detayları ile analiz edeceğim. Umarım beklentiler doğrultusunda kararlar gelir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.