Sanatçı Mustafa Yıldızdoğan'ın 1993 yılında çıkan "Ölürüm Türkiyem" şarkısıyla ilgili ortaya atılan bir iddia dün sosyal medyada en çok konuşulan konular arasında yer aldı. Şarkının bestesinin Kürtçe bir şarkıdan çalıntı olduğu öne sürüldü.
Doğru olduğu henüz belli olmayan bu iddianın dile getirilmesinden büyük haz aldığı anlaşılan bazıları, sosyal medyada adeta sevinç çığlıkları attı. Bence bunu yapanların asıl derdi bu şarkının başka bir şarkıdan esinlenerek ya da kopyalanarak bestelenmesi değil. Bunlar şarkının verdiği mesajdan rahatsız oluyorlar.
Bu şarkıyı belirli bir siyasi görüş ve ideolojiye sahip olanlar yoğun olarak dinliyor olabilir.
Siz de bu görüş ve ideolojiye yakınlık duymayabilirsiniz. Bu gayet doğal.
Ancak, bu şarkının sözlerinden ve verdiği mesajdan Türkiye'de yaşayan hiç kimsenin, siyasi görüşü ne olursa olsun rahatsız olmaması gerekiyor. Aksine, dış güçler ve içerideki uzantıları FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine karşı yoğun bir mücadele yürüttüğümüz şu günlerde bu şarkıyı inadına daha fazla dinlemeliyiz. Çünkü, Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i, Laz'ıyla hepimizin tek bir vatanı var. O da, Türkiye...
Türkiye'yi ve birbirimizi daha fazla sevmeliyiz... İşte, o şarkının sözleri:
Baş koymuşum Türkiyemin yoluna Düzlüğüne yokuşuna ölürüm Asırlardır kır atımı suladım Irmağının akışına ölürüm Türkiyem Sevdalıyım yangın yeri bu sinem Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem Pınarlardan su doldurur Eminem Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiyem Düğünüm, derneğim, halayım, barım, Toprağım, ekmeğim, namusum, arım Kilimlerde çizgi çizgi efkarım, Heybelerin nakışına ölürüm Türkiyem Hey hey hey, hey heeeeyyy...
Şortu konuşacağımıza ABD'yi de görelim
Türkiye'de Gezi benzeri bir kaos çıkarmaya çalışan ve provokatif eylemler tezgahlayan çevreler, toplumun dikkatinden önemli bir konuyu da kaçırmaya çalışıyor. Biz şortu, etek boyunu konuşurken ABD, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG'ye silah yardımını sürdürüyor. ABD tarafından bugüne kadar 1040 TIR silahın YPG'ye verildiği kaydediliyor.
Türkiye'nin Suriye'deki Türkmenlere gönderdiği iki TIR silahı dillerine dolayanlar ve tüm dünyaya duyuranlar ise, sus pus oluyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tabi ki, bu atılan adımları dikkatlice takip ediyor ve gerektiği zaman gerekeni yapmak için önlemlerini alıyor. Ancak, toplum olarak biz de Türkiye'ye karşı oynanan oyunların farkında olalım. Bizi birbirimize düşürüp oyalamak isteyenlerin oyununa gelmeyelim.
Göz Göz'ün hedefi Avrupa olmalı
İzmirliler olarak bu sezon futboldaki heyecanımız bir başka. Çünkü, yıllar sonra bir İzmir takımı, Süper Lig'de mücadele edecek.
Süper Lig'e 2003'te bir Fenerbahçe maçıyla veda eden Göztepe, yarın yine bir Fenerbahçe maçıyla dönecek. "Aman ilk yıl ligten düşmeyelim" diyenlere katılmıyorum.
Bence, bu söz takımı ve kenti doğru motive etmiyor.
Biz, ligden düşmemeyi değil, Avrupa kupalarına nasıl gideceğimizi konuşmalıyız.
Göz Göz'ü buna şartlandırmalıyız.
Bomba transferlerle kadrosunu güçlendiren Göztepe'nin bunu başarabileceğine inanıyorum. İzmir, Göztepe'nin arkasında tek vücut olarak durabilirse bu başarının gelmemesi için hiçbir sebep yok. Göztepe'nin ardından Karşıyaka, Altınordu, Altay ve Bucaspor'un da Süper Lig'e çıkmasını hararetle bekliyoruz.
Bu yasak tutmaz
Günün en ilginç haberlerinden biri Ankara'dan geldi. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polislere, birbirlerine 'patron, başkan, abi, kanki, kral, abla, hacı, toprağım' gibi farklı anlamlar taşıyan şekilde hitap etmeleri yasaklandı. Bu kelimeler yerine 'devrem, alt devrem, üst devrem' tabirleri getirildi.
Türkiye'de yaşayan çok büyük bir kesimin birbirine hitap ederken kullandığı kelime dağarcığını dikkate aldığımızda bu yasağın uygulanabileceğine ihtimal vermiyorum. Hep birlikte göreceğiz...