ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan defalarca istediği İzmir'de tutuklu papaz Andrew Craig Brunson'la ilgili iddianame tamamlanarak mahkemeye gönderildi. Son dönemde bazı çevrelerin "büyük bir depresyon yaşadığı", "aşırı kilo kaybettiği" ve "cezaevinde ölebileceği" iddialarıyla adeta Türkiye'de 'esir tutulduğu' algısı oluşturmaya çalıştığı Papaz Brunson'ın marifetleri de bu iddianameyle ortaya saçıldı.
Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya'nın hazırladığı iddianame, 35 yıl hapsi istenen papazın basit bir din adamı olmanın çok ötesinde 'bir görevi' olduğunu gösteriyor. Brunson, 'din adamı' görüntüsü altında ancak 'bir ajanın yapabileceği' faaliyetlerde bulunmuş ve karanlık bir ilişki ağı geliştirmiş. FETÖ ile başta maklube olmak üzere yediği içtiği ayrı gitmeyen Brunson, özellikle Kürt kökenli vatandaşları hedef kitle olarak belirlemiş.
KÜRTLERE ÖZEL KİLİSE
İddianamede yer alan bilgilere göre Brunson, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde sistematik bir çalışma yürütmüş. Bu amaçla İzmir'de sadece Kürt kökenli vatandaşların alındığı "Mesihin Kürdi Kilisesi"ni bile kurmuş. Brunson, YPG/ PKK'nın yoğun faaliyetler yürüttüğü Suriye'nin Kobani kenti ve bu kente sınır olan Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine de sık sık gitmiş. Bu kapsamda Brunson'ın bölgedeki bölücü faaliyetlere ilişkin çok sayıda mesajlaşmasının bulunduğu da belirlendi. Papazı aklamaya çalışanlar Brunson'ın bunları neden yaptığını bir açıklasar da görsek...
İddianamede, Brunson'ın "Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde bulunan benzin istasyonları çalışanları listesi" ve "Demiryolları çalışanları listesi" ile "İrtibata geçilecek askerler listesi" gibi bilgileri elde eden kişilerle yakın irtibat kurarak bilgi alışverişinde bulunduğu kaydedildi. Bu, tam bir ajanlık faaliyeti değil de nedir?
"FETO BİZE BAĞLI"
Brunson, FETÖ'nün üst düzey mensupları ile kod isimlerini bilerek görüşüyormuş.
Örgütün Ege Bölgesi imamı ve firari Bekir Baz ile onun yardımcısı Murat Safa ile hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasından dava açılan tutuklu sanık Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Taner Kılıç ile görüşmeler yaparak strateji belirliyormuş.
Bu durum Brunson'un FETÖ ile olan bağını ortaya koyuyor. Bu bağın içeriğini de Brunson'ın Türk savaş uçağı pilotlarının başarısından bahseden bir Türk vatandaşını terslerken söyledikleri net bir şekilde anlatıyor: "Sizin pilotunuz yok ki. Onlar bizim oradaki hocanın (FETÖ elebaşı Fetullah Gülen) duasıyla uçan pilotlar. Onlar hocaya, hoca da bize bağlı." Peki Brunson'un FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden 5 gün sonra bir arkadaşına gönderdiği maile ne demeli: "Türk halkı her zamanki gibi askerin yanında yer almadı. Her şey kötüye gidiyor ama sonunda kazanan biz olacağız." Brunson hakkında son kararı Türk yargısı verecek. Ancak, bence bu iddianame Brunson'ı aklamaya çalışıp, basit bir din adamı gibi göstermeye çalışanlara özel olarak gönderilmeli ve onlar da burada yazılanları altını çizerek satır satır okumalı...