• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Nato Papazı ERHAN GÜLENÇ

Nato Papazı

erhan.gulenc@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20 Mart 2018, 21:43
FETÖ’yle ilişkisi ortaya çıkınca Aralık 2016’da hapse atılan Amerikalı papaz Brunson’un iadesini isteyen ABD’de senatörlerin de desteğiyle kampanyalar düzenleniyor. NATO’nun merkezi İzmir’de olduğu için bu kentte görevlendirilen papazın konuşmasından korkan ABD'liler hop oturup hop kalkıyor

Bir papaz düşünün... Hesapta inandığı dini anlatmak için 23 yıl önce İzmir'e yerleşiyor.
Ancak, her türlü karanlık ilişkinin içinde yer alıyor. FETÖ'nün Ege Bölge İmamı Bekir Baz'la işbirliği içerisinde. Onun yardımıyla kiliseler açtırıyor. Özellikle Kürt vatandaşları ağına düşürmek için çalışıyor.
Kürtçe İncil bile hazırlatıyor. Kürtlerle özel ayinler yapıyor. Çevresinden çıkan tanıkların anlattığına göre, ne kadar bölücülük sevdalısı varsa, himayesine alıyor.

'FARKEDİLDİ AMA FETÖ KORUDU'

Görev yeri İzmir olmasına rağmen Güneydoğu Bölgesi'nden çıkmıyor.
Cep telefonu kayıtları son 3 yılda 1306 kez Suruç'ta olduğunu gösteriyor.
Tesadüfe bakın ki, Suruç'ta 2015 yılında meydana gelen ve 31 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıda sözde papaz Brunson da ilçede bulunuyor.
Tabii hep böyle gidecek değil ya...
Sonunda ipliği pazara çıkıyor ve yakayı ele veriyor. Aralık 2016'da hapse atılınca ABD ayağa kalkıyor. ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan defalarca bu papazı istiyor. ABD, bu papaza o kadar önem veriyor ki, serbest bırakılması için ülkede senatörlerin de desteğiyle kampanyalar düzenleniyor.
Bu kampanyanın yüzü ise, Başkan Trump'un avukatı Jay Sekulow oluyor.
Hop oturup hop kalkan ABD'liler, çok belli ki, papazın konuşmasından korkuyor. Çünkü, biliyorlar ki, papaz konuşursa Türkiye'de örülen ağ tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak.
Size, Türkiye'yi bölmek için "Evangelist kilise pastörü görüntüsü altında gayri nizami harp elemanı gibi" çalışmakla suçlanan papazın ördüğü karanlık ağdan kesitler sunmak istedik. Bu doğrultuda ilk önce uzun yıllar Ege Ordusu İstihbarat Başkanlığı'nda görev yapan Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ'un anlattıklarını aktaracağım.
Başbuğ'un anlattığına göre Brunson'ın karanlık ilişki ağı daha 2000'li yılların başlarında farkedildi. O dönem Brunson'un faaliyetleri hakkında rapor hazırlayıp Ankara'ya gönderdiklerini ve gerekli bilgiyi Valilik bünyesinde aylık yapılan istihbarat değerlendirme toplantılarında bizzat dile getirdiğini ifade eden Başbuğ, "Ancak, FETÖ'cü kadrolar bunları hasır altı yaptı. İşlem yapmadılar. Ben çok uğraştım ama hep engellendim. O dönem, sınırdışı edilmesini istedik. Ancak, yapılmadı. İşte bugün gelinen nokta ortada" dedi.

İZMİR ÖZELLİKLE SEÇİLDİ

Brunson'ın 23 yıl önce İzmir'e özellikle yerleştirildiğini ifade eden Başbuğ, "Brunson aslında ABD özel kuvvet subayı. İstanbul çok daha büyük bir kent olduğu için bu faaliyetleri orada daha rahat yapabilirdi. Ancak, NATO'nun Türkiye merkezi İzmir'de olduğu için burayı özellikle seçtiler.
NATO'nun bu tür işleri hep Brunson üzerinden döndü. NATO dediğin zaten Amerika'dır. FETÖ'nün Ege imamı da iddianamede yer aldığı gibi bununla bağlantılıydı. Alsancak'ta sözde papazlığını yaptığı Diriliş isimli kilise tamamen göstermelikti. Biz faaliyetlerini raporladık, dile getirdik, ama FETÖ'cüler korudu" diye konuştu.

UMUDU KESTİĞİ AN ÇÖZÜLÜR

Brunson'ın Türkiye'deki casusluk yapılanmasının en kilit adamı olduğunu dile getiren Başbuğ, "Düşünün, ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı hepsi bunu istiyor. Konuşturulduğu taktirde Türkiye'deki yapılanma çorap söküğü gibi gelir. Şu ana kadar konuşmamasının sebebi de, hala ABD'ye verileceğine dair umut beslemesidir. Ancak, o umudu kesildiği an çözülür" ifadelerini kullandı.

KİM BU WİEGER?

Yürütülen soruşturmada ifade veren M.C, Papaz Brunson'la birlikte onun da üstü olduğunu söylediği Erich Wieger adlı birinin varlığından sözediyor. M.C. şunları anlatıyor:

"Ben Alsancak semtinde bulunan Diriliş Kilisesinde 2007 yılında Brunson ve Erich Wieger ile tanıştım. Bu şahıslardan Andrew'in Türkiye'de papazlık yaptığını, Erich Wieger'in ise sürekli yurt dışına gidip geldiğini biliyorum. Türkiye'ye geldiğinde ibadet dışında kilisede Kürt Kilisesi oluşturup, Kürtlere ibadet yaptırıp, Kürt şahısları Hristiyan yapıyordu. Bu şahısların Kürt halkına yönelik çok ciddi planlarının olduğunu gitmiş olduğum ibadetlerde açıkça görüyordum. Kürt halkıyla çok ilgileniyorlardı. Ayrıca Erich Wieger ileri derecede Kürtçe ve Osmanlıca biliyordu. Hatta ben onun özel yetiştirilip Türkiye'ye gönderildiğini düşünüyorum, çünkü çok donanımlı ve bilgili bir kişi. Bu şahsın Andrew'den de yetkili olduğu kanaatindeyim."

AMAÇ TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMAK

Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya, Papaz Brunson'a 35 yıl hapis verilmesini talep ettiği iddianamede çarpıcı tespitlere yer verdi. İddianamede, Brunson'un FETÖ ve PKK ile aynı paralelde ve koordineli şekilde hareket ettiği, Türkiye'nin birkaç parçaya bölünmesini, bir kısmının PKK idaresine, bir kısmının ise FETÖ idaresine verilmesini, uzun vadede belli etnik kökene sahip olanların Hristiyanlaştırılmasını araç kılmak suretiyle bölmeyi ve ayrıştırmayı amaçlayan bir yapılanma içinde faaliyet gösterdiği iddiasında bulunuldu. İddianamede, şunlar aktarıldı:

BÖLMEK İÇİN FAALİYET

"Brunson, Evangelist kilise pastörü maskesi altında daha çok istihbarat ve psikolojik savaş doktrini ile gayri nizami harp elemanı gibi hareket etmiştir. Brunson'un İzmir Protestan Diriliş Kilisesi pastörü olarak, çoğu özel eğitim almış asker ve istihbarat geçmişi olan kişilerden oluşan, özel teknikler ile PKK ve FETÖ ile koordineli bir şekilde ülkemizin bölünmesi için faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır."

TAPINAK ŞÖVALYELERİ'NİN GEMİSİNİ İZMİR'E GETİRDİ

Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, 2003'te İzmir Alsancak Limanı'na demirleyen ve dünyanın en büyük yüzen kitap fuarı olarak nitelendirilen 'MV Doulos'un da o tarihte Papaz Brunson'ın girişimiyle Türkiye'ye getirildiğini söyledi. Bu geminin amacının tamamen misyonerlik olduğunu dile getiren ve bayrağını taşıdığı Malta'daki Tapınak Şövalyeleri ile yakın ilişki içinde olduğunu öne süren Başbuğ, "Biz o tarihte bunun üzerine gittik. Araştırdık. Amaçları gençleri etkilemekti. Gemi gençleri tuzağa düşürmek için öyle planlanmıştı ki, içinde gençlerin eğlenebileceği mekanlar bile yer alıyordu" dedi. Geçmişte, bu tür faaliyetleri araştırdığı için bazı gazetelerin hedefi olduğunu da dile getiren Başbuğ, o yıllarda çıkan bir gazetede bu tür soruşturmaların önüne geçmek için haberler yapıldığını dile getirdi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.