İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin en büyük kara deliği, iştiraki olduğu şirketlerdir. Bunların tamamına yakını İzmir'in parasını yutar. Belediye zararlarını finanse etmek için bu şirketlere her yıl yüz milyonlarca lira aktarır. Bu kadar 'hesapsız' çalışan bu şirketlerle ilgili son dönemde önemli bir gelişme yaşandı. Belediyenin şirketlerinin hesaplarının bağımsız denetimini daha önce İstanbul kökenli Aren Bağımsız Denetim isimli bir şirket yapıyordu. Başkan Tunç Soyer, şimdi İZBETON, Grand Plaza, Ünibel, İZELMAN, İZULAŞ, İZFAŞ, İZDENİZ, İzmir Metro ve İZENERJİ şirketlerinin bağımsız denetimini İzmir merkezli Sun Bağımsız Denetim şirketine verdi.
ŞÜKÜRER DE ORTAK
Bunda ne var diyebilirsiniz? Görünürde tabii ki bir sorun yok. Ancak, altta çok dikkat çekici bir ayrıntı var. Bu şirketin ortakları arasında eski Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun kurduğu, Soyer'in de her ay toplayıp danıştığı İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu'nun (İEKKK) Başkanı Sıtkı Şükürer'in de ortaklığı bulunuyor. Soyer ve Şükürer, pandemi günlerinde bile bir araya gelerek kurul üyeleriyle online toplantılar yapmayı sürdürdü. Soyer, hem belediye işleri hem de kentle ilgili meseleler konusunda kurul üyelerinin görüşlerini aldı.
ETİK TARTIŞMASI ÇIKARDI
Tabi durum böyle olunca Soyer'in bu işi Şükürer'in ortakları arasında yer aldığı bu şirkete vermesi, etik mi değil mi tartışması doğurdu. Biz İzmirli gazeteciler Şükürer'i yıllardır tanırız. Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (ESİAD) de içinde yer aldığı çok sayıda sivil toplum kuruluşunun başkanlığını yapmış, sözü iş dünyasında itibar gören bir isimdir. Ben de sosyal medyada yer alan bu tartışmaları okuyunca kendisini arayıp sordum... Büyükşehir'in şirketlerinin denetiminin ortağı olduğu şirkete devredildiğini doğrulayan Şükürer, bunun etrafında yapılan tartışmaları 'lüzumsuz spekülasyon' olarak nitelendirdi. Bu konunun gündeme getirilmesinin arkasında siyasi bir beklenti olduğunu düşündüğünü aktardı. Şükürer, "Sun Bağımsız Denetim, İzmir'in bu alanda kurumsal olarak en büyük firmasıdır. 200-250 kadar firmaya bakar. 40 yıllık firmadır. Uluslararası lisansları vardır. İzmir'den gerçekleştirilen ilk şirket halka arzlarını yapmış bir firmadır. Ben de 10 ortağından biriyim" diye konuştu.
"BU SORUN YARATMAZ"
Şükürer, "Sizce bu durum İEKKK Başkanlığınız nedeniyle etik anlamda bir sorun oluşturmuyor mu?" şeklindeki soruma ise, şu cevabı verdi: "İEKKK bir tüzel kişilik değil, bir platform. Ben herhalde 8'inci 9'uncu başkanıyım. İşimizin arasında vaktimizi ayırdığımız bir yer. Orada çok sesli yapı oluşturduk. Meslek odalarından, DİSK'ten, AK Parti ve CHP eski milletvekillerinden kurula üyeler aldık. İzmir'in demokratik renkliliğini yansıtan bir yapıya dönüştü. Etik anlamda bir sorun yarattığını düşünmüyorum. Yani belediyede görevli olsam belki. Ama zaten o da mümkün değil. Çünkü, zaten Yeminli Mali Müşavirlik Yasası gereği hiçbir yerde yönetim kurulu üyesi olamayız, ticaret yapamayız, sadece kendi işimizi yapabiliriz." Evet, Şükürer'in açıklamaları böyle. Siz ne düşünüyorsunuz, oluşan tablo etik mi değil mi?