Arap Osman ve Göztepe
Önceki gün Göztepe'nin efsane futbolcusu Yeni Asır spor yazarı Halil Kiraz'la kafeteryada birlikteydik. Söz amigolardan açıldı, camiaların eskilerinden konuşuldu. Altınordu'da "Sarı Yaşar"dan (Tunçses), Göztepe'de "İsmet"ten, İzmirspor'da "Tak Tak Saki"den söz edildi. Söz döndü dolaştı, Karşıyaka'nın sembolü merhum "Arap Osman"a geldi. Arap Osman, Amerikalı basketbol devi Shaquille O'neal'ın fiziğinde ama kısa boylusuydu. Ona çatılmaz, vurduğunu indirirdi.
Halil Kiraz anlattı: "Osman ağabey Karşıyaka'nın İstanbul'da yaptığı bir maçta İstanbullu seyircilerle kapışmış, polis tarafından gözaltına alınmış. Göztepeli iki yönetici ağabeyimiz Zeki Çırpıcı ve Ahmet Sevil'in haberi olmuş. Devreye İzmir Emniyet Müdürü Rüştü Ünsal'ı sokarak Osman'ı serbest bıraktırdılar, gittiler, kendileri kurtardılar, alıp geldiler."
Kiraz, Arap Osman'ın, kendisinin de içinde bulunduğu başka bir olayı da anlattı, sporun kardeşliğinin eskiden ne güzel vurgulandığını gözler önüne serdi:
"Bir gün Alsancak'ta Göztepe'nin maçı var. Ancak ben sakatım. Kapalı tribünde oturuyorum. Yanımda 5-6 genç var. Hem yüzüme bakıyor hem de Göztepe'ye küfrediyorlar. Dayanamadım, "Ayıptır yaptığınız. Hem yüzüme bakıyor hem de kulübüme küfrediyorsunuz..." dedim. Gençlerden biri diğerlerinden de cesaret alarak diklendi: "N'olmuş, biz kötü oynayana da istediğimize de küfrederiz, sana mı soracağız" cevabını verdi. Meğer Osman ağabey iki sıra önde oturuyormuş, önündekileri yararak, bana küfredenlerden birinin boğazına sarıldı. "Halil'in kılına dokunanı ben canından bezdiririm" tehdidini savurdu. Onu görenler korkuyla kaçıştılar, bir daha da tribüne dönmediler..."
İşte Göztepe-Karşıyaka dostluğu, kardeşliği o zamanlar böyleydi. Ben de kendime hep aynı soruyu soruyorum: "Bu düşmanlık neden?"
Spor adına kolkola girmek varken...
taşlama
Nasıl başkan
Çıkar çevrelerine
Mesleğini satmamalı
Oda koşturma yeri
Yan gelip yatmamalı
*
Seçimlerde arayıp
Sonra unutmamalı
Hizmete koşanların
Yolunu tutmamalı
*
Öncelikle başkanda
Hizmet aşkı olmalı
Koltukta zorla değil
Çalışmakla kalmalı
***
Kayıp olan yılları
Dört yılda kapatmalı
Ne ayakta top tutup
Ne de taca atmalı
Fevzi Okumuş
kentten
Mobilyada devrim: Yeşil Ofis geliyor
İşte size İzmir'de bir yenilik.
"Nurus" ofis mobilyası, sektöründe Türkiye'yi dünyada temsil eden bir kuruluş.
Bu kurum 30 ülkede 300'ü aşkın bayiliği ile uluslararası tasarım ödül ve yatırımların peşini kovalıyor.
İşte bu müthiş yarış içinde Nurus'tan bir ciddi atılım İzmir'de gerçekleştirildi ve bu öncelikli kurum, Şehitler Caddesi'ndeki yeni mağazasına taşındı.
***
Bu mağazada 1000'den fazla ürün var. Nurus'un bu mağazasına gelenler, stoklu bir ürünü hemen alabiliyor.
Otel, ofis gibi büyük projelerde ise, mimarlar ve yatırımcılar mobilya ile ilgili her türlü projelendirme hizmetini bu mağazadan alabiliyor.
***
Ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan "yeşil bina" uygulamaları. Sosyal sorumluluk anlayışı ile tasarlanan ekosisteme duyarlı yapıları içeriyor. İşte bu aşamada, "yeşil bina" değerlendirme kriterleri içinde Nurus öne çıkıyor.
duvarlardan
* Kedi ulaşamadığı ciğere mundar der. Ondan sonra "konuşan kedi" olarak çok meşhur olur.
* Kızımı ne doktorlar ne mühendisler istedi. Biz de baktık evde kalacak, size verelim dedik, berber bey oğlum.
* Sigaraya ayrı, içkiye ayrı para mı veriyorsun. Tütün kolonyası iç.
* Seni görünce gözlerim dolar, kulaklarım mark.
* Kadın hakkı diye bir şey yoktur. Çünkü Hakkı erkek ismidir.
* Ağlarsa anam ağlar, gerisi playback yapar.
* Allah'ım anneme güzel bir gelin nasip et. Aminnnnnn.
* "Yıkanan ton"a ne denir? Washington!
* Geçen gün bir taksi çevirdim, hala dönüyor.
küpe
Para, namusunla kazansan da, manevi değerlerin yerini almaz.
J.Steinbeck
günün fıkrası
İki öğretmen
Dursun ile Temel, aynı okulda matematik öğretmeliği yapıyorlardı. Dursun sahaflar çarşısında gezerken vitrinde gördüğü, "Temel Matematik" kitabı nedeniyle müthiş bir kıskançlığa düştü.
Hiç vakit kaybetmeden çalıştı, çabaladı ve kendi kitabını yayınladı. Adı "Dursun Matematik..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.