Altay'a 30 yılı aşkın süredir hizmet veren ilk 30 üye haftaya pazar madalyalarını alacak.
Altay Yönetim Kurulu'nun açıklaması şöyle:
"Kulübümüzün 97. yıl etkinlikleri çerçevesinde, 30 yılı aşkın süredir üyelik vasıflarını yerine getirerek şeref madalyası takmaya hak kazanan ilk 30 üyemizin isimleri belli oldu. Buna göre aşağıdaki üyelerimiz, Altay Spor Kulübü tarihinde ilk kez Şeref Madalyası ile onurlandırılacaktır."
30 yılını doldurup üyelik vasıflarını hiç kaybetmemiş olan diğer üyeler de sırasıyla 98 ve 99. yıl kutlamalarında onurlandırılacak ve böylelikle 100. yıl etkinliklerinin ön hazırlığı tamamlanmış olacak.
* * *
İşte, önümüzdeki pazar Şeref Madalyası alacak olan 30 Altaylı...
Orhan Cura, Hayrettin Yorgancıoğlu, Erdoğan Tözge, Hanri Benazus, Yılmaz Çapın, Abdurrahman Susuzlu, Akalın Zorlu, Arif Kayıra, Metin Ülker, Faik Ülker, Yaşar Ürek, Enver Kayacan, Ömer Ninat, Kamuran Fevzi Türkeş, Fehmi Çelikaltay, İsmail Ersel, Gür Özbelge, Akın Barhan, Viktor Aruh, Leon Aruh, Mecit Savaşan, Ali İhsan Kanböre, Endaz Paydaş, Francesco Sponza, Jak Galiko, M. Ali İkier, Sait Yavuz Yurtgüder, Ömür Kayacan, Kemal Zorlu, Erdinç Altınyeleklioğlu.
hayattan
Endaz Paydaş, kardeşine kavuştu
Paydaş kardeşler, İzmir'in ticaret ve spor dünyasına büyük hizmetler vererek ebediyete göçtüler. İlginç olan Endaz Paydaş hasta Altaylı, kardeşi Mümtaz da hasta Altınordulu idi. Onların aile içi tatlı rekabetini herkes ilgiyle izlerdi. Mümtaz Paydaş'ı en verimli çağında, 23 yıl önce bir trafik kazasında yitirmiştik. Uzun yıllar A.Ordu'da profesyonel şube yönetiminin başındaydı. Ağabeyi Endaz Paydaş ise 1979-1983 yılları arasında 5 yıl Altay'da Profesyonel Şube Başkanlığı yaptı, siyah-beyazlı takımın başarılarında önemli pay sahibiydi. Endaz Paydaş, yaşasaydı önümüzdeki pazar günü Altay'ın Şeref Madalyası'nı alacaktı. Son günlerini Gülbahçe'de kendini emekliye ayırarak, denizle ilgilenerek geçirmişti. Paydaş'larla İzmir ve Türk futbolu iki değerli evladını yitirdi. Paydaş ailesinin başı sağolsun.
siyasetten
Diker: En iyisi başkanlık sistemi
Tevfik Diker, Manisa'nın eski milletvekillerinden.
Diker'in bir süre DYP Genel Sekreterliği görevi yapmışlığı da var.
Bu yıllanmış politikacı da, Başbakan Erdoğan'ın tartışmaya açtığı "iki parlamentolu başkanlık sistemini" destekliyor.
Gerekçeside, bu sistemin Türk milletinin karakterine uygun olması.
Diker'e göre, başkanlık sistemi ile ilgili tartışmalar sağduyuya dayalı bir ortamda yapılmalı.
* * *
Diker, yakın geçmişte Demirel, Özal ve Erbakan'ın başkanlık sistemine sıcak baktklarını söylüyor ve ekliyor:
"Başkanlık sitemine karşı çıkan CHP'ye sormak isterim. Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk döneminde uygulanan sistem başkanlık sistemine bezeyen bir mekanizma değil miydi?"
Diker'e göre, Başbakan Erdoğan, başkanlık sistemi ile ilgili AK Parti içindeki aykırı görüş ve sesleri ikna yoluyla ortadan kaldırmalı.
Ve Diker'den son söz:
"Bu konuda AK Parti içinde derin çatlaklar oluşursa, sistemin hayata geçirilmesi imkansızlaşır."
geçmişten
Şiir mi, resim mi?
Tevfik Fikret'in asıl mesleği ressamlıktı. Bir gün kendisine:
"Niçin ressamlığı ikinci planda bırakıp, şiir yazmaya daha çok önem veriyorsunuz?" diye sordular.
Tevfik Fikret'in cevabı şöyle olrdu:
"Kağıt ve kalem, muşamba, boya ve fırçadan daha ucuz da ondan..."
fıkra
Tatlı hayat
Roma'nın "tatlı hayat" sosyetesinden bir çift, geçirdikleri çılgın gecenin sabahında yatakta konuşuyordu:
Erkek karısına sordu:
"Sevgilim, dün gece divan üzerinde seviştiğim kadın sen miydin?"
Kadın, düşündü, düşündü çıkaramadı ve sordu:
"Saat kaçtı canım?"