• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Kocaoğlu, birinci adamlığa oynuyor ERKİN USMAN

Kocaoğlu, birinci adamlığa oynuyor

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Mart 2015, 20:46
CHP İzmir İl Örgütü'nün içine bir girerseniz; görürsünüz ki, herkes Ali Engin'den boşalan koltuğa sahip.
Herkes, kendini yetkili görmek, birinci adam ilan etmek istiyor.
Tabii bunlar bir yana, Aziz Kocaoğlu bir yana.
Kocaoğlu, aday belirlenmesinde kendi inisiyatifinin de devreye konmasından yana.
Haklı olduğu yönler var. Başkan, eleştirilmek, yönetilmek istemiyor. "Ben artık Büyükşehir Başkanıyım. En ufak kasabaya kadar benim borum ötmeli" demeye getiriyor sözü.
Kocaoğlu'nu yakından tanıyanlar, sakin görünüşünün arkasında sert ve otoriter kimliğinin de var olduğunu çok iyi bilirler.
Bütün bunlar şu anlama geliyor:
Aziz Kocaoğlu, İzmir'de kendi kafa dengi milletvekilleri istiyor. Geçmekte olan bu dönemde sadece Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu, biraz da Musa Çam tarafından korunup kollanan Başkan, bu görevi bütün CHP İzmir Milletvekillerininin yapmasını istiyor.
Kendisine bir şey sorulmadan adam atılmasın istiyor.
***
CHP İzmir İl Örgütü'nün geçmişine baktığınızda; böyle bir şey göremezsiniz. Örneğin İhsan Alyanak, isyankar yapısıyla Bülent Ecevit'i bile kızdırırdı ama o, zaten bir hizbin içindeydi ve Genel Merkezciler için tu kaka olmuştu. Ama bir kere bile olsun, aday belirlemede kendi fikri sorulsun dayatması yapmazdı.
SHP'de Yüksel Çakmur da müdahaleci değildi.
Ki, her ikisi de sağcı başkanları yenmiş, başkanlık koltuğuna oturmuşlardı.
Kendilerince kasılma hakları vardı.
Birileri gibi hazıra konmadılar.
***
Partisine yedi ilçenin belediye başkanlığını kaybettiren Kocaoğlu, üç büyük ilden birinin CHP'li başkanı olarak bir çelişki sergiliyor gibi olsa da, bilesiniz ki; "Birinci Adam"lıkta ısrarcı olacak. Yakın çevresine gelecek yerel seçimler için aday olmayacağı mesajı vermesi, bu dönemi kazasız belasız atlatması anlamı taşır.
Çok önem verdiği egosu için üç haftalık bile zaman kalmadı.
Gün ola harman ola.

hayattan
"İmbatla dol kalbim"ve geleceğe bir ışık
25 Ekim 1967 tarihli Milliyet gazetesinde, yazar senarist ve yönetmen Karşıyakalı Tarık Dursun K, İtalyan romancı, öykü ve oyun yazarı Curzio Malaperte'nin 'Volga Avrupa'dan Doğar' adlı kitabının tanıtımını yapar. Malaperte, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusuyla Rusya cephesinde, gazeteci kimliğiyle bulunur. Cepheden gönderdiği gözlemleri ve savaş röportajları 'Volga Avrupa'dan Doğar' adıyla yayımlanır. Türk edebiyat tarihinin ünlü isimlerinden, yaşarken 'İmbatla Dol Kalbim' adlı belgeseli çekilen Tarık Dursun K. yazısında o yıllardan geleceğe ışık tutmuş ve bir dileğini yazısının son paragrafında şöyle belirtmiş;
"Malaparte'nin 'Volga Avrupa'dan Doğar' daki röportajları bizim için alışılmış o klişe röportajlardan değil. Soylu, kişilikli ve tam bir sanatçı kaleminden çıkma röportajlar. Anlamlı, duygusal, okurunu da yanına katıp o anı birlikte yaşayıp yaşatan röportajlar. Yoğun bir kültür, usta bir anlatım, eşine ender rastlanan bir gözlemcilik ve kişilikli bir yorum, bu röportajların başlıca özellikleri.
Ben olsam Gazetecilik Enstitüsü'nde 'röportaj nedir, ne değidir?' konusunda ders aracı diye Malaparte'nin bu 'Volga Avrupa'dan Doğar' kitabını gösterirdim."
Karşıyakalı, edebiyatımızın usta kalemi Tarık Dursun K'nın bu dileği, tam kırk sekiz yıl sonra hayata geçirilir. İstanbul, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi genç araştırma görevlisi Karşıyakalı Can Zeren, yaratıcı mülakat dersinde (Röpart) Malaparte'nin 'Volga Avrupa'dan Doğar' adlı eserini, ders aracı olarak öğrencilerine gösterir.
Böylesi bir rastlantıdan iki Karşıyakalı son derece mutlu olsa gerek...

küpe
Çocuğu gideceği yolda çalıştır, büyüdüğü zaman ondan ayrılmayacaktır.
Tevfik Fikret

laflama
* Erkeklerin kadınlara göre matematik, fen ve dilbilgisi becerilerinin yüzde 50 oranında düşük olduğu ortaya çıkmış... Kadın dırdırının yan etkisi bu olsa gerek !
* Ben yanmasam, sen yanmasan, o yanmasa. Kim plajlarda bronzlaşacak aga?
* Bir dizide oyuncak ayıya "Ali" ismi verildiğinden dolayı, RTÜK ceza kesmiş. Acaba diyorum; RTÜK Ali yerine Kütük deselerdi "RTÜK'e Kütük dendi" diye yine ceza keser miydi ?
* "Komşuda pişer, bize de düşer" sözü tarih oldu. Doğrusu "Komşu pizzacıya sipariş verir. Pizzacı yanlışlıkla bizim kapıya getirir."
* Üsküdar'a giderken aldı da bir yağmur... Zaten trafik çekilmiyordu. Şimdi hiç çekilmez be usta!
İbrahim Ormancı'dan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.