Azı karar, çoğu zarar: Kaygı!
Bunun için de ilkokul sıralarından itibaren sıkı bir disiplin ve çalışma gerekiyor.
Bursluluktu, indirimdi, erken kayıttı derken sınavların biri bitiyor, diğeri başlıyor.
Çocuklar için çok zorlayıcı evet ama başka da bir yolu yok! İyi bir okul, iyi bir eğitim, iyi bir gelecek tam olarak bu sınavlardan alınacak puana endeksli. Öte yandan yolun en başında ailenin çocuğu, çocuğun da kendini tanıması, hedeflerin gerçekçi olması çok önemli. Ders başarısı hedeflerken, diğer yandan da çocuğa kendini ifade edecek alanlar açmak, sağlıklı sosyal ilişkiler geliştirmesini sağlamak şart.
Yaşadıkları toplumun ve dünyanın sorunlarına duyarlı, vicdan sahibi bireyler olsunlar, aynı zamanda severek yapacakları bir meslekleri olsun, şansları açık olsun, kendileri gibi iyi insanlar çıksın karşılarına derken... Bazen 40 bilinmeyenli bir problemi çözmeye benziyor ebeveynlik.
OLMAMASI DA SORUN!
Bu yolda en büyük eşlikçi duygumuz da kaygı. Aşılması gereken sınavlar çoğaldıkça, hem anne ve babaların hem de çocukların kaygısı artıyor.
Kaygılı bir anne babadan veya kaygılı bir çocuktan daha kötüsü ne olabilir?
Elbette hiç kaygı duymayanlar! "Ne olacak?", "Nasıl olacak?" konusu ne bu çocukların ne de anne babalarının umurunda! Eskilerin deyişiyle "Ot gelmişler saman gidecekler!" Yani aslında, hayatta başarı için dozunda bir kaygı hem iyi hem de gerekli. Örneğin çocukta sınav kaygısının avantaja dönüşebilecek bir kriz olarak görülebileceğini belirten Psikolog Duru Erdem, "Stres vücudun uyarı mekanizmasıdır ve dozunda stres aktif yaklaşımı tetikler ve kişiye sınavdan önce daha iyi çalışması gerektiğini hatırlatır. Bu noktada kişi, krizi avantaja çevirerek yaşadığı sıkıntıya karşı olumlu bir yaklaşım geliştirmiş olur" diyor.
Kişi zayıf ve güçlü yönlerini tanımalı
Uzmanlara göre sınav kaygısı her öğrencinin yaşayabileceği bir durum.
Bazı öğrenciler diğerlerinden daha kaygılı olabilir. Bunun olası nedenleri şunlar:
* Genetik yatkınlık * Yeterince çalışmamış olmak * Kontrol eksikliği * Yetersiz özgüven * Yüksek beklentiler veya mükemmeliyetçilik Peki ne yapılabilir? Psikolog Duru Erdem, "Yapılabilecek ilk şey öğrencinin kendini tanımasıdır. Kişinin kendisine gerçekçi bir hedef koymaması veya ne istediğini bilmemesi, kaygısını daha da artıracak şekilde bir çalışma temposu seçmesine sebep olabilir. Kapasitesinin çok üstünde veya çok altında hedefler belirleyip bunlara göre çalışma programları oluşturmak, kişiyi kaygısına daha çok bağlayıp asıl yapabileceklerinden uzaklaştırabilir" diyor. Erdem, burada ayrıca sadece eksik yönlere odaklanılmadan, güçlü yönlerle de motive olmayı bilmek gerektiğine vurgu yapıyor.
Klasik ama etkili:
Olumlu düşünün
Psikolog Duru Erdem'e göre sınav kaygısını yenmek ve başarılı olmak için kişi mutlaka düşünce stilini modifiye etmeli ve daha olumlu bakış açılarına yönelmeli: "En iyisini yapmak zorundayım', 'Asla başarılı olamayacağım', 'Yapamazsam rezil olurum' gibi negatif düşünce kalıpları yerine 'Sonuç ne olursa olsun elimden geleni yaptım', 'Yapamayınca rezil olmam, daha fazla çalışmam gerektiğini anlarım' gibi düşünceleri benimsemek sınav kaygısını azaltacaktır."
Destek hattı olarak hazırda beklemeli
Zor durumlarda öğrencilerin kendi başlarına savaşıp strese kapılmak yerine ailelerinden, öğretmenlerinden ya da ruh sağlığı uzmanlarından yardım istemesi gerekiyor. Psikolog Duru Erdem de, bu noktada öğrencilerin etrafındaki kişilerin onlara bu güveni verip ihtiyaç dahilinde hazırda bir "destek hattı" oluşturmalarının önemine dikkat çekiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.