Geçen hafta, "Tükettiniz bizi evladım!" diye başladığım yazımda, "Evlatlar bıkmadan usanmadan, vazgeçmeden tüketiyorlar bizi" demiştim.
"Etrafım hiçbir şekilde bedel ödemek istemeyen, sorumluluk almayı reddeden, kendisi için yapılanı beğenmeyen, hep daha fazlasını talep eden, takdir etmeyi ve teşekkürü bilmeyen ergen ve ötesi bireylerle dolu" diye de devam etmiştim şikayete...
Bu hafta için de niyetim, onlara bizi sormaktı ama yetişmedi. Neden? Çünkü hiç iyi değiller! Siz bu satırları okurken, onlar karnelerini çoktan almış olacaklar ama şu sıralar, tam da bu yüzden müthiş bir tedirginlik içindeler.
Ders içi notları, e okul bildirimleri, projeler derken kaygı bulutları birbirinin peşi sıra geçip gidiyor o masum yüzlerinden.
LGS öğrencilerinin işi hepten zor. En rahat görüneni bile, ne savaşlar veriyor içinde kim bilir?
Neticede anne yüreği. Şurada dövüp (mecazen) şurada severiz değil mi ama!
Hazır karneler de alınmışken, bir nefeslenip sevgi ile sarıp sarmalamayalım mı yani birbirimizi!
ABARTILI BEKLENTILER
Biz anne babalar da haklı olarak bir beklenti içindeyiz. Bu beklenti gerçekçi ise mesele yok. Peki ya abartıyorsak?
Uzman Klinik Psikolog İrem Yavuz, "Ailelerin beklentileri ve baskıları çocuklarda performans anksiyetesi oluşturuyor" diyor.
Peki bu tam olarak ne demek? İstanbul Rumeli Üniversitesi Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlisi Yavuz, öncelikle ailelerin karne stresini azaltmaya yardımcı olmaları gerektiğini söylüyor.
EBEVEYN MOTİVASYONU
Yavuz, "Çoğu çocuk kendi geleceğini şekillendirirken, henüz sorumluluk yetisi ve benlik bilinci geliştirmediği için ebeveyn motivasyonu ile hareket eder.
Motivasyonun kaynağı anne ve babayı memnun etmek olduğunda karne başarısı da o denli stres sebebi olabiliyor.
Ebeveynlerin alınan karneyi kendi emeklerinin karşılığı gibi görmemesi gerektiğini unutmamaları gerekir" diyor.
KAYITSIZ ŞARTSIZ SEVELİM
Anne baba olarak, çocuğa sevgiyi asla ve asla belli bir koşula ve şarta bağlı olmaksızın sunmamız çok önemli. Bu her alanda olduğu gibi, okul başarısında da geçerli. İyi bir karne sevgi nedeni olmayacağı gibi, kötü bir karne de çocuğu sevgisizliğe mahkum etmemeli. Nitekim Uzman Klinik Psikolog İrem Yavuz da, "Sevgi başarı ile ölçülmemelidir. Aksi takdirde çocuklarınız sadece başardıklarında, iyi olduklarında sevileceklerine dair yanlış bir inanç geliştirebilirler" diyor.
Karnesi kötü olan da tatili hak etti
"Karneye değerinden fazla anlam yüklemeyin, karne sadece bir dönemlik akademik başarının ölçütüdür" diyen İrem Yavuz, "Karne, çocuğunuzun nasıl bir kimlik geliştirdiğinin sonucu değildir. Kötü karne alan çocuğa kızmak öfkelenmek, gelecek dönemlerdeki kötü karnelerin destekçisi olabilir. Çocuğunuzun karne başarısı istediğiniz gibi olmasa bile, o da tatili hak etti. Ödev ve eğlence saatlerini birbirinden ayırmayı ve sağlıklı, mutlu, başarılı bir çocuk yetiştirmenin ön koşulunun koşulsuz sevgi ve kabulden geçtiğini unutmayalım" uyarısında bulunuyor.