• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Bir masal ülkesi FİLİZ ÖZKOL

Bir masal ülkesi

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03 Eylül 2016, 20:31

Hepimiz çocuk olduk. Çocukluğumuzun en güzel anılarındandır, gecenin geç saatlerine kadar oturmak.
Uykumuzun geldiğini bir türlü büyüklerimize hissettirmez, onlarla daha çok zaman geçirmek isterdik. Nedense tüm küçüklerin hiç sevmediği bir cümledir:
"Hadi yat artık. Sabah kalkamıyorsun." Bin bir ısrarla istemeyerek yatağa giderken en fazla nazımızın geçtiği aile büyüğü masal anlatma durumuna geçer ve ısrarla direnen biz çocuklar daha ilk cümlelerde uykuya dalar gider ve sabah uyandığımızda sorardık sonu ne oldu diye.
Hele ilk cümle hiçbir şekilde atlanmamalıydı:
"Bir varmış bir yokmuş..."

Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan üç tarafı denizlerle çevrili dünyanın en güzel topraklarına sahip bir masal ülkesi varmış. Dağlarından yağ, ovalarından bal akan ve dört mevsim meyvelerle dolu ağaçları, yemyeşil ormanları, akarsuları, dereleriyle adeta bir cennet kıvamındaymış.
Bu ülkenin insanları mutlu, huzurluymuşlar.
Kötülüğü sadece kitaplarda okurlarmış da, bir anlam veremezlermiş.
Nasıl böyle bir duygu olur diye.. Şen şakrak şarkılarla türkülerle yaşar giderlermiş.
Onların da, tabii ara sıra dertleri olurmuş fakat aldırmaz, her zaman sevgi ve iyiliğin her derde deva olduğunu bilirlermiş.

Gel zaman git zaman, uzak ülkelerin kötülük saçan kargaları bu masal diyarının methini duymuşlar. Fesatlık bu ya...
Nasıl başkaları kendilerinden daha mutlu olabilir diye sürüler halinde bu rüya ülkesine uçmaya başlamışlar..
Her gelen bir başka sürüye haber vermiş ''koşun burada daha güzel bir hayat var'' diye. İyilikten başka bir şey bilmeyen bu insancıklar ellerindeki en güzel meyvelerini altın tepsiler içinde hizmette kusur etmeyerek ikram etmişler. Tanrı misafirleri önemliymiş. Muhabbet kuşu mantosu içindeki bu kargalar meşum planlarını uygulamaya başlamışlar. Hiç aceleleri de yokmuş. İşin tadını çıkarmak için bu ülkenin bolluğunun keyfini sürmeyi beklemişler...
Sahte kırmızı elmalarını ışıl ışıl tabaklarda sunmaya başlamışlar. Herkesle dost, herkesle arkadaş olmuşlar. İyi yürekli insancıklar kötülüğü tanımadıkları için bu kargaları gerçek bir anka kuşu zannederek bağırlarına basmışlar. Ülkelerinin tüm güzelliklerini önlerine koymuşlar. Zaman geçtikçe, bu akbabalar işi azıtmışlar, "büyük kuş'' düdüğü çalmış: "bu ülke artık bizim olmalı.'' Ve bir gece ansızın gökyüzünü karabulutlar sarmış. Kara kargalar sürüler halinde ülkenin göklerinde dolaşmaya, şimdiye kadar duyulmamış bir zevk naraları atmaya başlamışlar. Maskeler düşmüş, o güzel mantolu muhabbet kuşları, bir anda leş kargalarına dönüşmüş.
İyi kalpli halk, ışıltılı tabaklarda sunulan elmaların zehirli olduğunu o anda anlamış.. Fakat korkmamışlar, yiğitçe savaşmaya başlamışlar. Çünkü biliyorlarmış hiçbir kötülük cezasız kalmaz.
İlahi adalet denen adaletin kılıcı masalın sonunu kötü bitirmez.

Yıllar sonra bu çocuklar büyümüş. Kendi çocuklarını uyuturken bir ülkenin masalını anlatmaya başlamışlar. Kötülükler karşısında kahraman insanlarının nasıl savaş verdiğini, ülkelerini nasıl aydınlığa kavuşturduklarını anlatırken, tıpkı kendileri gibi çocukları uyuyup kalmış sabah uyandıklarında da sonunu sormuşlar..
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ. BİR TÜRKİYE
MASALI VARMIŞ, NESİLDEN NESİLE
AKTARILACAK. ONLAR ERMİŞ
MURADINA, BİZ ÇIKALIM KEREVETİ-
NE. HUZURLU HAFTA SONLARI...
ÜLKEMİN TÜM ÇOCUKLARINA
SEVGİLERİMLE.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.