• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Vayyy.. Başımıza gelenler FİLİZ ÖZKOL

Vayyy.. Başımıza gelenler

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29 Ekim 2017, 20:27

Son dönemin en güçlü rüzgarları ihanetlerden yana esiyor. Bu güçlü duygulara ne kadar "Dur" diyebiliyoruz.. Tv ekranlarının paparazzi programlarına sığmayan haber saatlerine de, sıçrayan bu olayların nedenini araştırmak için kahin olmaya da gerek yok.
Sözlükte anlamı; "Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık " olarak bilinen halk arasında "Beni arkamdan vurdu " diye tabir ettiğimiz bu duygular insanlık kadar eski. Yaradılışımızın doğasında var gibi görünse de, İrade denen bir direnişle dengelenmiş. Önemli olan bu direnme gücümüzü ilişkilerimizde ne kadar kullanabilme yetimizin olduğu. Dünya sınavlarımızın içinde sihirli bir güç. Kendimize "Malik " olma duygusu.
Dinimizde de "Nefs " olarak tabir edilmiş.

'AŞK OBURLARI' DA DİYEBİLİRİZ

Değişim olgusuyla donatılmış bir varlık olan insanı belli bir ilişki kalıbına sığdırmanın olmayacağını bilen toplum kuralları ikili ilişkilerine ayrılma kanunlarını koymuş ve bu ilke tüm toplum kültürlerinde kabul görmüş ve yazılı kanunlara geçirilmiş. İnsanlar sıkıldıkları bir ilişkiden ayrılma hakkı verilmesine rağmen, neden "Yasak" olan bir duygunun cazibesine kapılıp gidebiliyor.
Ne yardan ne serden vazgeçme durumlarında gizli bir aç gözlülük de hakim. Bu duruma "Aşk oburu" da, diyebiliriz.
İşte yine uzmanlarımız devreye giriyor bu konuya da açıklık getiriyor.
Hiç aldatıldınız mı ya da aldattınız mı?
Neden aldattınız?
Neden aldatıldınız?
Bu soruyu binlerce kişiye sorabilirsiniz fakat cevaplar aşağı yukarı tam netlik kazanmayacaktır.
Uzmanlara göre aldatmalarda adrenalin daha fazla çalışıyor ve mutluluk hormonunu tetikliyor, heyecanla karışan bu hormon insana büyük bir haz veriyor. Yoksa aldatan ve aldatılan kişilerin olağanüstü özelliklerine bağlı değil. (Unutmayalım ki istisnalar her zaman mevcut) Bu açıklamaların oldukça uzun olmasından dolayı burada köşemize sığmayacağı kesin.
Tvlerin vazgeçilmez masa başı magazinlerinde son dönemin ünlü sanatçılarının hayatlarındaki özel ilişkileri ayyuka çıkmış durumda. Konunun aldatmalar olduğunu hepimiz az çok biliyoruz.
Ben burada kim kimi neden aldatmış kim haklı kim haksız diye tartışma durumu yaratmak istemiyorum.
Çünkü masa başını tutan kişilerin de bu konuda bilirkişi bilgisine sahip olduğundan emin değilim. Mahkeme salonlarında en azılı katillere bile belli ölçülerde davranan hukuk insanlarının yanında tv sunucularının ahkam kesmesi çizmeyi aşabiliyor. Topluma mal olmuş kişiler hakkında toplumda söz hakkı sahibi olmasına rağmen bu tür programlarda kantarın topuzu kaçmış durumda.
Yıllardır 'Dallas" türü dizleri seyrederek bir gençlik geçirdik. Gazetelerin 3. sayfaları bu tarz haberlerle dolup taşıyor. Yani aldatmalar sadece ünlülere mahsus değil. İnsanın doğasında var. Mahkeme dosyalarında boşanmaların bir çoğunun konusu aldatma olaylarını kapsıyor.
Sürekli bu konularda beyin kodlaması yapılıyor.
Farkında değiliz. Magazinlerde büyük çığırtkanlıkla yargıladığımız olay programların hemen sonrasında, bol aldatmacalı diziler başlıyor. 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' misali. Hani diyetisyenin kilo verme reçetelerinin ardından başlayan yemek programlarının börek çörek tariflerine benzetebiliriz.

TEK EŞLE YAŞAMANIN KEYFİ

Tüm bu konularla kafam karma karışıkken kapının zilinin çalmasıyla kendime geldim. Genç arkadaşım küçük kızıyla karşımda. Altı yaşındaki kızının gözleri ağlamaktan şişmiş vaziyette.. "Ne oldu ?" dememe kalmadan küçük kız hıçkırıklar içinde "Ozan beni Merve ile aldatıyor. Artık teneffüslerde onunla oynuyor. Ben onu çok seviyorum.. Beni aldatamaz" Demez mi? Hani bir söz vardır "Buyurun buradan yakın". Bu konular Tv'lerde bu kadar telaffuz edilirse olacağı buydu. Vay başımıza gelenler diye düşünmeye başladım. Aşkın Nur Yengi'nin 1990'larda zevkle dinlediğim bir şarkısı kulaklarıma yapıştı. "AY İNANMIYORUM" İnan inan Aşkıncım. Senin o yıllarda söylediğin bu şarkı çok masumdu. Şimdi gel de, duy da nelere inanma gör. Var mı güven gibisi.. Şöyle huyunu suyunu bildiğin bir can yoldaşıyla, el ele diz dize oturmanın keyfini hiçbir şeye değişmem. Dünya ilişkilerde sadakata koşarken biz nerelerde emekliyoruz arkadaşlar?
Kendimize gelelim ve tek eşle yaşamanın keyfini çıkaralım. En önemlisi seçimlerimizi doğru yapalım ki; sonradan çıkan duygusal defolarımızla uğraşmayalım. MUTLU HAFTA SONLARI..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.