Ekonomi politikalarını istikrarlı bir şekilde sürdürmek, ülkelerin zorlandığı önemli konulardandır. Çünkü kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız olması nedeniyle bu dengeyi kurmak ve uygulamak çok zordur. Küresel etkilerin yansımaları da göz önünde bulundurulunca ülkelerin işi kolay değildir. Son dönemlerde birçok ülke farklı ekonomik sorunlar yaşıyor. Mesela IMF verilerine göre, gelişmiş ülkenin dahi dış borçlanma oranları şaşırtıcı yüksekliktedir. ABD-Çin ticaret savaşları da küresel dengeyi olumsuz etkilemektedir.
Türkiye'yi kaosa sürüklemek amacıyla düzenlenen provokatif Gezi olayları ile başlayan, 17-25 Aralık 2013 yargı darbesi ve 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi, Suriye kaynaklı jeopolitik riskler ve terör saldırıları, planlanan yapısal dönüşümlerin gerçekleşmesine pek fırsat vermedi. 2018'den itibaren FED'in faiz artışları ile uluslararası sermaye akımlarının yavaşlaması, kur oyunları gibi olumsuz etkiler yüzünden, ekonomik hedeflere tam olarak ulaşılamamıştı.
KATKI SAĞLAYACAK
Ekonomide daha farklı yapısal çözümler, alternatif planlar doğrultusunda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın yönetiminde 2020-2022 yıllarını kapsayan orta vadeli Yeni Ekonomi Program (YEP) hazırlandı. Dengelenme, Disiplin ve Değişim teması ile YEP çerçevesinde fiyat ve finansal istikrar, üretim ve verimlilik, sürdürülebilir büyüme, adaletli paylaşım, ekonomik dönüşümün ve değişimin gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. Bu amaçların gerçekleşmesi ve uygulanması ülkemize ekonomik anlamda ciddi katkılar sağlayacak.
YEP'in birçok başlığı önemli içeriklere sahip. Örneğin, Verimlilikle İlgili Politikalar başlığı altında yer alan "KOBİ'lerin markalaşması, kurumsallaşması, verimlilik artışı ve uluslararası piyasalara erişim sağlamaları amacıyla eğitim ve danışmanlık hizmetleri düzenlenecek, dijital dönüşümlerini tamamlamalarına ve yenilikçi iş modelleri geliştirmelerine katkı sağlayacak projeler hayata geçirilecektir" maddesi beni çok memnun etti.
Çünkü İnsan Kaynakları yönetim alanında senelerce çalışan ve Yönetim&Organizasyon alanında ihtisas yapmış biri olarak vurguladığım en önemli konu, hedeflere ulaşmada en temel görev "insana" düştüğüdür.
HER İNSAN BİR KAYNAK
Bu anlamda kamu ve özel sektörde her kademedeki görev yapan tüm çalışanların hedeflere ulaşabilmesi, sürdürülebilir başarı sağlanabilmesi için en büyük geçerli formül, doğru stratejiler ve sistemler kurmaktır. İş dünyasında hedefe giden yolu bilemeyen çalışanların tüm çabaları başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Neyi, nasıl yapılacağını bilmek, yöntem ve yönergelerle olacağı gibi, ehil kişilerce de mümkündür. Yani günü kurtarmak maksadıyla geçiştirilen ve gözardı edilen kurumsal içerikler, uzun vadede iş süreçlerini olumsuz etkilemektedir.
Bu nedenle objektif ve ehil kişilerce eksik olan yapılarınsistemlerin kurulmasından sonra verimliliğin sağlanması ve hedeflere ulaşılması mümkün olacaktır. Öte yandan iş dünyasında etkin liderlik modelinin uygulanması, yöneticilerin çalışanından verim ve karlılık almasını sağlayacaktır. İş dünyasında çalışanın başarısını arttıran liderlik modeli üzerine master tezi yazan biri olarak bir öneriyi de paylaşmak isterim. Katılımcı, dönüştürücü, hizmetkar liderlik modeli uygulayan kişiler işyeri başarısının beklenenin üstünde olduğunu, baskıcı liderlik modeli uygulayan kişilerin ise verimsiz ve başarısız sonuçlar yaşadığını bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Aslında her insan kaynaktır, kaynağı keşfetmek ise yöneticiye düşer. Ülke menfaatleri için doğru yöntemler uygulamak ve profesyonel davranmak yöneticinin en önemli görevidir.