Bir ülkenin refaha ulaşması için "üreterek büyümesi" çok önemlidir.
Üretmeden tüketmek, ülkeleri krize sürükler. Verimlilik, üretken olmak demektir.
Kuruluşların sürekliliğini sağlayacak olan üretkenliktir.
Büyümede ve kalkınmada işgücüne katılım oranı, üretkenlik açısından önemli bir belirleyicidir. İşgücüne katılımın yüksek olması, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve sosyal eşitlik için de gereklilik arz eder.
OECD ülkeleri ile Türkiye'nin işgücüne katılım oranını karşılaştırdığımızda, daha çok ödev ve sorumluluğumuz olduğunu görüyoruz. Herkese büyük iş düşüyor.
Çünkü gelişmekte olan bir ülkeyiz. Gelişmiş ülke statüsüne çıkmamız Türkiye'ye yakışır.
Sürdürülebilir kalkınmada hükümetler, yerel yönetimler, kooperatiflere önemli görev düşerken bence en büyük görev insana düşmektedir. "Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir milleti kurtarır" atasözü bireysel etkiyi anlatmaktadır.
Bu açıdan değerlendirdiğimizde iş hayatında her bir çalışan, büyük bir değere sahip. Üretmek, işe değer katmak hepimizin görevi.
10 BİN SAAT KURALI
İstatistiklere göre, ülkemizde 28 milyondan fazla kişi işgücüne katılım gösteriyor.
Peki bu kişiler işte ne kadar verim sağlıyor?
İş hayatında herkes verimli çalışıyor mu?
Verimlilik ölçülüyor mu? Bence yetersiz!
Daha alınacak çok tedbir var.
İşin verime dönüşmesi için sistemlerin, prosedürlerin ve uygulamaların yazılı olması, kişilerin değil sistemlerin geçerli olduğu bir profesyonel yapının kurulması şart. Verimlilik, kurumların yapılarına göre farklılık gösterse de uzmanlık ve takip değişmez bir gerçektir. Bir işte uzman olmak için onbin saat kuralı vardır.
Aksi başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Ayrıca işte çalışan çok başarılı ve güvenilir olsa da Rusların dediği gibi "güven kontrole mani değildir." Verimli çalışmada yöneticiye büyük görev düşüyor. Çalışana görev verirken takip etmek, geri bildirim almak, işi kontrol etmek, çalışana yol açmak ve mentor olmak yöneticinin görevidir. Hedefleri veya bir projenin gerekçelerini çalışanlarla paylaşmak ve çalışana düzenli geribildirim vermek onları işe ait hissettirecek ve heyecanlandıracaktır.
ÖLÇÜSÜZ KONTROL OLMAZ
Genelde birim bazında bir işin bitmesi istendiğinde, yönetici, işi kimin yaptığına değil sonuca bakar. Görev dağılımının doğru ve etkin yapılmaması emek israfına yol açıyor. Bu küçük detaylar görmezden gelinince telafisi olmayan büyük olumsuzluklara yol açabilir. En önemlisi de verimsizlik ve maliyete.
Verimlilik analizi, üretimin sağlanmasında çok önemlidir. Hedeflere ulaşmak için birimler arasındaki koordinasyonda verimlilik analizi yapılmalıdır. Zaten ölçemediğiniz bir şeyi kontrol etmek mümkün değildir.
Verimli olmada, kaynakları doğru ve etkin kullanmak, israftan kaçınmak, nitelikli çalışmak, 'biz' ruhu ile hareket etmek, kişisel değil, kurumsal düşünmek önemlidir.
İş hayatında en çok önem verdiğim, "herkesin işini hakkıyla yapmasıdır".
Yapılan iş insanın kendini yansıtır, yani kimliğidir. Kişi ne kadar üretirse, dönüşümü de o kadar etkili olacaktır. Ülkeye katkı sağlayacak, işveren gelişecek, istihdam artacaktır. O yüzden ülkemizin bütüncül düşünen, icat çıkaran işgücüne ihtiyacı var.
Bilimsel, inovatif, sürekli kendini geliştiren, teknolojiyi takip eden ve yöneticisini yönlendiren çalışanlar olduğu sürece ülkemiz güzel yarınlar görecektir.